_Evrenin sırlarını bulmak istiyorsanız; enerji, frekans ve titreşim cinsinden düşünmelisiniz. _3, 6 ve 9 sayılarının azametini bilseydiniz evrenin anahtarını elde edebilirdiniz. _Nefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi, bütün dünyayı aydınlatmaya yeterdi. _Evren enerjiyle doludur. Nesiller sonra makinelerimiz, evrendeki herhangi bir noktadan
Ölümü anlamak yaşama iradesinin aynı zamanda bir koruma, bir gözetme iradesi olduğunu bilmekle başlar. Çünkü ölüm bize hayatın ödünç verildiğini hatırlatır. Borcu kabul etmeyen için dünya kayıtsız bir etkinlik alanı, keyfî tasarruf yeridir. Kendini borçlu saymayan, bilâkis alacak iddiasında bulunan için yaşayanların ve yaşama alanlarının yağmalanması ve tahrip edilmesi bir ahlâk meselesi değildir. Dünyada bulunuş ister rasyonel, isterse irrasyonel bir açıklama taşısın bir borcu ifade etmiyorsa yıkmayı ve bozmayı kaçınılmaz kılan eylemlere kaynaklık edecektir. Dünya hayatına sevgiyle bağlanmak ve dünyadan nefret etmek, bu içinde bulunan ortamın olunabilecek yegâne ortam kabul edildiğine işarettir. İçinde ölüm korkusunu şiddetle duyanlar, hayattan nefreti de aynı şiddetle içlerinde taşırlar. Ne zaman ki ölümü rehinin sona erdiği, borçlu kalmanın son bulduğu bir sınır olarak anlayabiliriz, işte o zaman yaratılmışlar içinde bize istediğimizi verecek hiç bir şeyin, hiç bir kimsenin bulunmadığını; çünkü bunların hiçbirinin Canımız üzerindeki rehini çözemeyeceğini anlarız. Artık yaşama iradesi "verilecek hesap" iradesine dönüşür.
ÇIDAM YAYINLARIKitabı okudu
Reklam
Dünyada aralarında alacak-verecek meselesi bulunan mü’minler, âhirette birbiriyle mutlaka hesaplaşacaklardır. Borcuna karşılık sevâbını vermemek için, alacak-verecek meselesini âhirete bırakmamalıdır.
Cehennemin üzerine kurulan sırat köprüsünden, alacak-verecek meselesi olmayan mü’minler kolayca geçip cennete gireceklerdir. Diğer Müslümanlar ise, cennetle cehennem arasındaki ikinci bir köprüde durdurulacak, hesaplaşmaları sağlanacaktır. Orada insanların bir kısmı diğerine sevâbını verecek, onun günahını alacaktır. Mü’minlere, kabirde, akşam sabah cennetteki makamları gösterildiği için, köşklerini kolayca bulacaklardır.
Birliğe ulaşmanın bir yolu da ister sanatçı ister sanatçı olsun yaratıcı faaliyette bulunmaktan geçer herhangi bir yaratıcı çalışma içinde bulunan kişi kendi dışındaki dünyayı temsil eden nesnesi ile kendini bütünleştirir ister masa yapan bir marangoz ya da Elmas işleyen bir kuyumcu olsun ister ürününü yetiştiren Çiftçi ya da resmini boyayan
Aram Amca'nın kılık kıyafetine bakarsanız sadaka verirdiniz. -Hoş geldin Aram Amca, buyurun oturun, ter içinde kalmışsı- Tam bir varyemez amcaydı. nız, nereden böyle? - Evlat, hiç sorma! Sultanahmet Adliyesi'nden geliyorum - Alacak verecek meselesi mi? - Çatlak bir çan almıştım kiliseden çıkma - Çatlak çanı ne yapacaktın ki? - Her çanın içinde bir miktar altın vardır. Onu erittirip içindeki altını ayıracaktım. Hergeleler çanı kiliseden çalmışlar. Ben nereden bileyim? Yakalanınca da bana sattıklarını söylemişler. Ben de iade etmiştim. İşte o meselenin devam eden mahkemesi vardı. - Beraat ettin inşallah. -Hâkim doğru söyleyeceğine namusun şerefin üzerine yemin eder misin, dedi. Hayır edemem, deyince hâkim kızdı. Muhterem yargıç bey, iki gün önce prostat muayenesi oldum. Doktor beni parmakladı. Bende ne namus kaldı ne şeref, dedim. Hâkim gülmemek için kendini zor tuttu, duruşmayı ileri bir tarihe erteledi, diyen Aram Amca; muzip muzip tebessüm ederken o çakır gözlerinin içi parlıyordu. Toprağı bol olsun, 1983 yılında vefat etti.
Sayfa 199Kitabı okudu
18 öğeden 11 ile 18 arasındakiler gösteriliyor.