Evet, güçlüyüm. Susarak tokat yemeye, bir cinayetin üstesinden gelmeye, en düşük sapıklıklar içinde yaşamaya, kendi yıkımımı açıkça ortaya koymaya yetti gücüm. Hepsinden tiksiniyorum. Her şeyi yapabilirim, sonsuz bir gücüm var, ama bu gücü nereye yönelteceğimi bilemiyorum. Her şey yabancı bana.Şimdiye kadar hiçbir şeyden nefret etmedim, onun için hiçbir şeyi sevemem: Yalnızca karşı koymaya, azıcık karşı koymaya gücüm var. Keşke inanabilseydim bir şeye. Belki o zaman öldürebilirdim kendimi, ama inanmiyorum.
Ne diye yaşamalı? Çok iyi kavradım şimdi çıkış noktasını. Eğer Tanrı bir yalansa, bizler de yalnızız ve özgürüz. Kendinizi öldürmekle de özgür olduğunuzu, artık Tanrının olmadığını kanıtlamış oluyorsunuz.
Ne yeryüzünde, ne de bir başka yaşama biçimi içinde, kendimi hiçbir zaman doğru dürüst biri olarak duymuyordum artık ...Evet. Öldürebilirdim kendimi, ama gözüm kesmiyordu. Ben de yaşamımı en kaçıkça şeyler yaparak tükettim. Her şeyi alaya alan bir yaşam sürdüm.
Deliriin biriyle evlenmenin, sakat birini karım yapmanın olağanüstü bir düşünce, üstelik çok aptalca bir düşünce olduğunu sandım. Düelloya bile kalkıştım. Budalaca ölmek için ateş etmedim. Son olarak da hiçbirine inanmadığım, en ağır yükleri kendi üzerime aldım.
Boşuna, ama boşuna.