Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Elia T. Zwrayk'ın, 'İsrail'deki Filistinliler, Bir İç Sömürgecilik Araştırması' diye bir kitabı vardır. İsrail'in siyasi hedefinin, Arapları sindirmek, Yahudilerin egemenliğe engel olabilecekleri duruma gelmelerini önlemek için aldıkları tedbirleri anlatır. Ne zaman bir lider belirmeye başlasa, ortadan kaybedilmiştir. Aynı doğrultuda, Türk egemen sınıfları Anadolu'yu Saidi Nursi ile paylaşacak değillerdir, müridlerinin canı cehennemedir! Menderes, 'bizim' cumhuriyetimize yakışmıyordur, seçmenlerinin de canı cehennemedir! Deniz Gezmiş düzenimizi tehdit ediyordur, yasa tutsun tutmasın idam edilir. Daha da korkuncu, Saidi Nursi'nin cenazesinin kaybedilmiş, Menderes'in asılmış olmasına, bir yönüyle de olsa 'hak' veren bir ruh halinin yerleştirilmesidir! Nekrofiliyanın, ölü-seviciliğinin,giderek toplumsal sadomazoşizmin bu ülkeye nasıl yerleştiğini görebiliyor musun? Siyonistlerin misyonuna kazandırılan 'evrensel haklılık' gibi bir haklılıktır bu!"
Sayın Yargıç, bir Türk olarak, yıllar yılı Kenan Dayımın ahfadı ol-duğumuzu söylediği, meğer yanıldığı, bir diğer Kadızade'nin, III. Murat'ın Şeyhülislâmı Ahmet Şemsettin Efendi'nin, 'Rasat icrasının feleklerin sırlarını öğrenmeye teşebbüs mahiyetinde bir küstahlık' olduğu ve 'rasathane tesis eden devletlerin zeval bulduğu' gerekçesiyle Takiyüddin Efendi'nin Cihangir sırtlarında kurduğu gözlem evini Donanma Kumandanı Kılıç Ali Paşa'ya topa tutturmuş olmasının utancını içimde taşıdım! Şemsettin yobazsa, Takiyüddin de müneccimbaşıydı, tamam. Adamın dört yüz yıl sonra apartman yöneticimiz Nevzat Hanım'ın kolejli kızına yıldız falı açan Asiye Hocanım'dan farkı yoktu, bu da tamam. Diyanet işleri Başkanı olarak, bâtıl inançlara karşı Deniz Kuvvetleri'nden yardım istemiş olmasının '90'lı yılların Türkiyesi'nde yadırganacak bir yanı da yoktu, bu da tamam. Velâkin, kuantum mekaniğinin Schrödinger'inden, Beyaz Cücelerin içyapısını ortaya döken Eddington'a kadar, fizikçi/matematikçi herkes, Hıristiyan azizlerinin, Augustine'nin, Thomas Aquinas'ın, Jean Calvin'in önünde eğiliyorlardı. Bu da beni beynimin kalitesine ilişkin derin bir yeise sürüklüyordu çünkü ne kadar uğraşırsam uğraşayım, 'kader yoktur, işler o anda olu-verir' diyerek, kulun Allah'ından bağımsız bir iradesi olduğunu, insanın tüm fiillerinin yine insana ait olduğunu öne süren Mu'tezile müderrisleriyle Gödel'in eksiklik teoremi arasındaki ilintiyi bir türlü kavrayamıyordum!
Sayfa 352Kitabı okudu
Reklam
Sokaktaki en büyük meselem kendimi işçi çocuklara kabul ettirmekti. Onlar, büyümüş de küçülmüş gibiydiler. Şambrellerden, yanan motor yataklarından, anlamadığım bir dolu bir şeylerden bahsediyor, hava atıyorlardı. Kendimi kabul ettirmenin tek yolunun onları şaşırtmak olduğunu keşfettim. Birkaçı toplanmış bir şey üzerinde çalışırlarken ya da misket oynarlarken, başlarına dikilir, elim Nurdan'dan öğrendiğim gibi belimde, çıkarabildiğim en gür sesle, 'N'oluyor, lan burda?' diye sorardım. Başımı yeterince dik tuttuysam, sesim yeterince tiz çıktıysa, mutlaka bir cevap verirlerdi. O zaman da, 'Açılın, bir de ben bakayım,' derdim. Açılırlardı.
Sayfa 403Kitabı okudu
Ne olur, bana söyleme! Aman ha, söyleme! Demokrasi adına halk dalkavukluğundan bıktım usandım artık! Bütün kurumlarıyla işlemeyen bir demokrasi neden kutsal inek olsun? Şöyle söyleyeyim, düşün bak, eğer basın bir tekeller basınıysa, işbirlikçiyse ve sen bu basına karşı çıkıyorsun, demokrasi var diye, böyle bir basının özgürlüğünü nasıl savunursun? Çayırtepe Karakolu'nda senin başına gelenleri askerlere yükleyip, rahatlayacak kadar safdil olamazsın, dökülen her damla kandan başta Demirel, Ecevit, Türkeş, Erbakan, o dönemin bütün sivil siyasileri sorumludur! Bir başbakanın icrası, on yedi yaşında bir çocuğun boynuna geçirilen iple sonuçlanıyorsa, o adam hiçbir şey yapamıyorsa, intihar etmesi gerekli değil midir? Yok, böyle gergedan derisi yüzsüzlüğü! Hıyanet özgürlüğü diye bir şey olamaz. Diyorum ya, çıkarcı'bir değerlendirmeyle SHP açısından baktığım zaman da anlamıyorum! Şöyle ya da böyle temizlenmiş bir siyasal arena var. Neden tertemiz başlayamayasınız? Neden gidip yine o adamların popolarına giresiniz? Neden pisliğe bulaşmamış kadrolara şans tanımazsınız? Bu 'asr-ı saadet' yutturmacası nereden çıkıyor?
Sayfa 289Kitabı okudu
708 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Bu kitabı okumadan önce okurun kendi hayatına bakması gerek sanırım. Huzurlu bir zaman istiyor bu kitap. Nihayetinde huzurunuz kayboluyor ve zihninizde fırtınalar kopuyor. Türkiye toplumunun doksanlara kadarki tahlili yapılıyor ve insanımızın gerçekliği ile yüzyüze kalıyoruz. Aynı zamanda, her alanda kullandığımız mantığın temelleri sarsılıyor ve gerçekliğimizdeki tüm yargılarımız sorgulanıyor, böylece gerçekliğimiz sorgulanıyor. Okunduğu takdirde okuyanda ciddi arayışlara yol açacak bir kitap karşımızda kısacası.
Kabus
KabusAlev Alatlı · Everest Yayınları · 2019525 okunma
"Hanımlar, beyler, eğer biz homo economicus olmayı becerebilsek, hiçbir hükümet, hiçbir rejim, iç ya da dış baskı bizi kişi başına geliri on bin dolarlık ülke olmaktan alıkoyamaz. Zamanındagöç edip dünyanın en gözde toprak parçasına kurulmuşuz. Bir elimiz dağda, bir elimiz denizde, yediğimiz önümüzde, yemediğimiz ardımızda. Bir müşkülümüz
Sayfa 327Kitabı okudu
Reklam
"Kullanılan sözcük sayılarının azaldığının idrakindeydim," dedi Kadızade, mazeret beyan eder gibi, "Belki de, dile ilişkin kaygılarımız Türkçe-Osmanlıca tartışmalarıyla sınırlı kaldığından afaziye uyanamadık. Kelimelerin sesli/yazılı şekilleriyle uğraşıyorduk. Beyinlerimize ulaşıp ulaşmadıkları üzerinde düşünmek aklımıza gelmedi. Düşünce içeriklerinin korunup korunamadığının üzerinde de düşünemedik." "İdeolojik kavganın idrakindeyiz," dedi Danışman, "Anlaması zor olan, meselâ, neden 'önemli' ve 'mühim' kelimelerinin her ikisini de kullanmamış, Latin harflerinin yanı sıra Arap harflerini de öğretmemiş olduğunuz. Onu yapsaydınız, tek sorununuz çeviri olurdu." "Düşünemedik," dedi Kadızade yine "Haklısınız, ilim mi, bilim mi münakaşalarına gömüldük, her ikisinden de olduk. Kavramın kendisi, karşılığı olmayan bir sesten, bir şekilden ibaret kaldı"
Sapasağlam görünüşlü insanlarımızın konuşulanların tümünü, bütünüyle anlamadıklarını, kelimeleri kullanma yetilerinin kaybolmuş olduğunu söyleseler de inanmamayı seçerdik. Büyük ihtimalle “konuşuyor işte” der geçiştirirdik. O yıllarda dilimize pelesenk ettiğimiz tepkiydi bu; “konuşuyor işte”. Söylenenlerden etkilenmemeye niyetli olduğumuzda kullanırdık, “konuşuyor işte”. Karşı tarafın ahmak olduğunu, boş konuştuğunu ima ederdi; konuşuyor işte. Uzun bir süre bende Devrim‟i öyle geçiştirmeye çalışmıştım, “konuşuyor işte”. Adetti, babalar çocuklarını, çocuklar babalarını, öğrenciler hocalarını, avukatlar hâkimleri, milletvekilleri bakanları, muhalefet iktidarı, doktorlar hastaları, hepimiz hepimizi böyle geçiştirirdik, “konuşuyor işte”. “Konuşuyor işte” bizi geçmişimizin hâsılatından yalıtan barbar Avarlardan bu yana en masum vahşeti güle oynaya benimseten fesadın parolası oldu. Medeni dünyadan sürülmemizle sonuçlanan toplumsal cinnetin özeti…
"Dünya'nın bir yerinde hava kapalıyken, başka bir yerde güneş mutlaka parlıyordur."
Reklam
Gel, seninle nesne-nesne ilişkileri oluşturalım! Sen ört ışığı üstüne, ben gölgeyi sarınırım!
Sayfa 296Kitabı okudu
352 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Alev Alatlı'nın bahsettiği gibi George Orwell günümüzde yaşıyor olsaydı ayakta alkışlardı günümüz Türkiye'sini bu hale getirenleri(!). Kara ütopyanın ender eserlerinden olan yapıt kitleleri nasıl bir düzen halinde uçurumun kenarına getirilebileceğini göstermektedir. Kitabı okuduğunuz sırada anksiyetenin artmakta, karabasan gelmiş gibi hissetmektesiniz. Bunun nedeni ise aslında kitapta anlatılanları gerçek hayatta yaşıyor olmanızdan kaynaklanmaktadır. Kitap size gerçekliği kapısını açmakta.
1984
1984George Orwell · Can Yayınları · 2019165,9bin okunma
YAZARLARDAN TAVSİYELER 1. Adalet Ağaoğlu Ölmeye Yatmak 2. Peride Celal Jaguar 3. Sevgi Soysal Tante Rosa 4. Lale Müldür Saatler Geyikler
İBRAHİM TENEKECİ 1 İSMET ÖZEL ERBAİN 2 İSMET ÖZEL ÜÇ MESELE 3 NURETTİN TOPÇU AHLAK NİZAMI 4 MUSTAFA KUTLU MENEKŞELİ MEKTUP 5 BOCURGAT HASAN AYCIN
460 syf.
·
Puan vermedi
Alatlı'nın 90'ların başlarında art arda yayınladığı 4 kitaplık bir roman serisiydi Or'da Kimse Var Mı? Viva La Muerte, Valla Kurda Yedirdin Beni, Nuke Türkiye, Ok. Musti Türkiye Tamamdır... Her seride devrimci, kürtçü, Ülkücü camialardan isimler yer alıyordu. Serinin son romanı ise AKP iktidarı dönemine ait ama esas karakterler Alatlı'nın tabiriyle Nişantaşı-Ayvalık hattındaki Beyaz Türkler. Alatlı'nın serinin ruhuna uygun olarak siyasi bir roman yazdığını, hatta bir romana göre gayet durağan mekanlar kurguladığını görüyoruz. Alatlı okurları için çekici, ilk defa okuyacaklar için zor bir başlangıç olabilir.
Beyaz Türkler Küstüler
Beyaz Türkler KüstülerAlev Alatlı · Everest Yayınları · 2013228 okunma
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.