Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.31
Aley
Aley
@aleyamadengesiz
Tüm hikayeler gerçektir.
Hemşire
231 okur puanı
Temmuz 2020 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitaplar
Okuma Hedefleri
Peki, kim şampiyon olacak?
Serinin ikinci kitabının benim için baya bir kötü gitmesi sebebiyle bu kitaba hiç başlamak istemedim. Başladığımda da baya uzun süre okuyamadım.
Bir önceki kitabın yorumunda da belirttiğim gibi bu kitaba gerek yoktu. Deha'da çok güzel bir seri finali olabilirdi.
Yazarın akıcı bir anlatımı olduğu su götürmez bir gerçek. Genel olarak seriyi değerlendirecek olursam, eğer distopya seviyorsanız okumanızı öneririm. Ancak belirtmem gerek ki favori seriniz olmayacak.
!!!
-Spoiler-
!!!
June'un, Anden ile ilgili duygularını tam yansıtılmamıştı ya da bana duygular tam işlemedi. Bilemiyorum. Ya da gerçekten karakter çok kararsızdı ve yazar bunu yansıtmaya çalıştı.
Dediğim gibi sonu hariç duyguların bana hiç biri geçmedi. Sonu beni gerçekten çok etkiledi. Day'in bir şeyleri hatırlamaya başlaması çok güzeldi ancak bu kadar geç kalınması beni çok üzdü.
Ayrıca bir bölüm daha gelecekle ilgili bir şeyler anlatılabilirdi. Gerisinin okuyucuya bırakılması hoş olmamış. Gerçi bildiğim kadarıyla bu serinin yan kitabı olarak Asi adında bir hikaye daha var. O kitabı da okumayı düşünüyorum.
Gerçekler hiç bu kadar tehlikeli olmamıştı.
Serinin ilk kitabının heyecanlı bitmesi sebebiyle zaman kaybetmeden ikinci kitabına başladım. Ancak bence sonuç tam olarak hüsranla sonuçlandı.
Bu kadar güzel konuya, olay akışıyla başlayan bir serinin böyle devam etmemesi gerektiği kanısındayım. Evet yine yazarın dili akıcıydı ancak kitap tamamen tıkanmış gibi geldi bana.
Akıcı bir anlatıma sahip olduğundan dolayı çabucak bitirebileceğiniz bir kitap ancak benim ders yoğunluğumdan dolayı bu kadar uzun sürmüştü.
Eğer seriye başladıysanız devam edebilirsiniz ama bence seri gittikçe kötüye gidiyor.
!!!
-Spoiler-
!!!
Seçmen Primo'nun ölmesi başlı başına saçma bir olaydı zaten. Farklı fikirleri olan olacaktır ancak bence distopyanın amacı baştaki insanı devirmek. Bir devrim başlatmak ve sonuna kadar bunun peşinden gitmek.
Kitapta başa Anden'ın geçmesiyle birlikte her şey sarpa sarıyor. Day ile June ne yapacağını şaşırıyor. Madem Anden'ı desteklemeye karar verdiniz bu seri burada bitmeliydi. Üçüncü bir kitap hiç olmamalıydı.
Konusunu çok severek ve isteyerek aldığım bir seriydi ancak beni hayal kırıklığına uğrattı.
Gerçek, efsaneye dönüşecek.
Bir serinin başlangıç kitabı olarak gerçekten güzel bir kitap. Anlatımı da olayları da akıcı bir şekilde ilerliyor. Okurken hep bir merak duygusunu içimizde barındırmakta.
Karakterlerin yaş olarak oldukça küçük olmaları, bazı olayların üstün körü geçilmesi bence güzel değildi. Karakterlerin duyguları daha fazla ön planda tutulabilirdi. Ama distopya seviyorsanız bu serinin ilk kitabına bir şans verebilirsiniz.
Okur Takip Önerileri
"Sen, yaşayamayan tüm insanlar için yaşayabildiğin kadar yaşa."
Korkunç bir cinayete kurban giden Gökçe'nin katili bulunamamıştır. Gökçe'nin ölümünden tam on bir yıl sonra başka bir kız aynı şekilde öldürülmüştür ve Gökçe arkadaşlarına yeniden kendini hatırlatır. Katilin peşine düşen Yankı bu yolda adım adım gerçeklerle karşılaşacaktır.
Dilara Keskin'in kaleminden okuduğum dördüncü kitap. Yazar kendini o
Kaybolmuş, küçük bir kız. Ama kaybolduğunu bilmiyor.
Kitap oldukça hızlı başladı. Okurken başlarda biraz merakta vardı. Ancak daha sonrasında olaylar çok sıkıcılaştı. Sonu ise tam bir fiyaskoydu. Bir duygu ancak bu kadar okuyucuya geçemezdi.
Zaman kaybı. Okumanızı önermem. Bu kitap yerine duyguları okurken içinizde yaşayabileceğiniz Böğürtlen Kışı'nı öneririm.
!!!
-Spoiler-
!!!
Ben mi kitabı anlayamadım bilmiyorum ama kızın özel güçlerinin olması ve bunun bir yere dayandırılmaması çok saçmaydı.
Eğer bu kitaba bu kadar düşük puan verdiysem o da kitabın sonundaki kavuşma sahnesidir. Oldu bittiye geldi ve yıllardır görüşemeyen anne ile kızın kavuşmasında ağlamadım, duygulanmadım. Duygu kesinlikle aktarılmamıştı. Çok kötüydü. Kitap bittiği için resmen rahatladım.
Hiç kimse tam anlamıyla zararsız değildir.
Kitap, iki ana bölümden oluşuyor. İlk bölümlerde kitap oldukça karışık geldi. Her bölüm farklı bir kişinin gözünden okuyunca kimin kim olduğunu tam anlayamadım. Bazen bölüm içinde bile bakış açıları değişiyordu.
İkinci bölümde ise hem olaylar gelişmeye başladı hemde okuduğumu anlayabildim. Ayrıca ikinci bölümde Dedektif Poirot'un cinayeti nasıl çözdüğünü okumakta çok güzel ve heyecan vericiydi. İkinci bölüm daha gerilimliydi.
Eğer polisiye ve gizem tarzı kitap okumayı seviyorsanız, okumanızı öneririm.
Altmış dört karelik tahta üzerinde bambaşka bir gelecek...
Dizisini beğenerek izlediğim için kitabını okumak için can atıyordum ve kesinlikle kitap beni hayal kırıklığına uğratmadı. Gerçekten çok güzeldi.
Dilerseniz dizisini izleyip okuyun, dilerseniz izlemeden. Satranç bilginiz olmasa bile okurken zorlanacağınızı düşünmüyorum. Bu mükemmel kitaba başlamak için hiçte geç değil. Kesinlikle okumanızı öneriyorum.
!!!
-Spoiler-
!!!
Kitabı okurken ister istemez diziyle karşılaştırırken buldum kendimi. Dizi kitabın neredeyse birebir aynısı. Kitaptan uyarlanan en harika dizi olabilir. Hiçbir şey atlanmamıştı. Diyaloglar bile birebir aynıydı ve bu müthiş hoşuma gitti.
Ancak gel gelelim dizideki son sahne kitapta yoktu. Ne kadar Townes'ı sevmesem de dizide Rusya'ya Beth için gelmesi ve diğer arkadaşlarını telefonla bağlanması arkadaşlığın, dostluğun çok güzel bir göstergesiydi. Kitabı okurken Townes gelmiyor bari telefon çalsın diye düşündüm. Nitekim çaldı da. Bu da beni mutlu etti.
"Yanımda yürüyordun Milena, düşünsene yanımda..."
2020'nin son gününde bu sene içinde başladığım bu kitabı bitirmek istedim. Vizelerdir, quizlerdir derken hiç kitap okumaya fırsatım olmadı o yüzden Milena'ya Mektuplar bu kadar uzun sürdü.
Kafka'nın aşkı gerçekten çok güzeldi. Kafka o kadar güzel seven bi adam ki... Böyle biri hiç olamazmış gibi.
İmkansızlıkların içinde olan bu aşk okurken insanı kendisine çekiyor.
İlk defa mektup tarzında bir kitap okudum ve bazen çok karmaşık cümleler vardı. Yazıldığı zamanı düşününce normal karşılanması gerekir. Ayrıca Milena'nın mektuplarını okuyamamak bazen olayları algılamamda zorluklar yaşamama sebep oldu. Keşke Milena'nın mektuplarına da sahip olabilseydim, çok daha iyi olurdu. Sonlara doğru artık bir şeyler olmasını istediğim için de biraz sıkıldım. Bu yüzden kitaba biraz düşük bir puan vermek zorunda kaldım.
Kalbinizin derinliklerine işlenen acıyı, tek kelimeyle nasıl dile getirirsiniz?
Şu an kelimelerin tükendiği yerdeyim. Böyle muhteşem bir kitabın incelemesini nasıl yapacağım hakkında hiçbir fikrim yok.
Hikayesi akıcı olduğu kadar yaratıcı da. Araya vizeler girmeseydi kesinlikle daha çabuk bitirirdim.
1933 yılının mayıs ayında karlı bir gecede Vera adında genç bir annenin çocuğu kaybolur. Tam seksen sene sonra yine mayıs ayında Seattle karlarla kaplıdır. Claire ise bu doğaüstü olayı haber yapacaktır. Bunun için araştırma yapar ve küçük Daniel'in kayboluşuyla ilgili habere rastlar. Bu olay Claire'yi derinden etkiler. Çünkü bir sene önce o da bir evladını kaybetmiştir.
Hem Vera'dan hem de Claire'den hikayelerini okuyoruz ve geçmişe dair sır perdesi ortadan adım adım kalkıyor. Şaşırtıcı gelişmelerle son bulan bu kitap beni çok derinden etkiledi ve ağlattı.
Bana göre kitabın hiçbir olumsuz yanı yok. Bu yüzden
güçlü kadınların hikayesini anlatan ve geçmişle geleceği harmanlayan bu kitabı kesinlikle okumanızı tavsiye ederim.
Büyü devam ediyor...
Her bölümde ayrı hikayelerin olduğu bu kitap aklımızdaki soru işaretlerini gidermek için yazılmış. Ayrıca sonunda da çok güzel bir sürpriz var.
Yan kitap demeden kesinlikle seriden hemen sonra okunması gereken bir kitap. Emin olun, pişman olmayacaksınız.
!!!
Spoiler
!!!
Mükemmeldi. Gerçekten MÜKEMMELDİ. Sonu benim istediğim gibi bir sondu. Resmen benim için yazılmıştı.
İki sene ileriye gitmemize rağmen yazar o açığı kapatmış ve mükemmel bir son yazmış. Mükemmel olduğundan bahsetmek dışında yapabileceğim bir şey yok cidden. Sadece Winter, Jacin, Thorne Cress'e ve daha fazla yer verilebilirdi ancak yine de mükemmeldi.
Kitapta genel olarak sadece Star kısmında sıkıldım. Diğer bölümlerde de aksiyon olmamasına rağmen çok iyi ilerledi ve çoğunlukla merakımı giderdi.
Bizimkileri tekrar bir arada görmek çok hoştu. Onlarla güldüm ve onlarla hüzünlendim. Kesinlikle böyle bir sonu hak etmişlerdi.
Büyü bitti... Keşke bitmeseydi...
Geri döndüm ve hakkım olanı almaya kararlıyım, dedi Cinder.
Ay Günlükleri serisinin son kitabıyla karşınızdayım.
Masallarımız devam ediyor ve bu sefer ki karakterimiz Winter yani Pamuk Prenses. Winter karakterini çok sevdim ancak dörtlü içindeki favorim olamadı. Her zaman Cress'ciyiz.
Kitabın kalınlığı biraz göz korkutsa da akıcı bir şekilde okunuyordu. (Benim kitabı bitirmem baya uzun sürdü ancak siz
'Son'a gizlenen başlangıç...
İkinci kitaba kıyasla daha komediyle doluydu. Okurken kendimi daha mutlu hissettim.
Karakterlerin bazı aldığı kararlar beni baygınlık geçirtecek seviyeye getirmişti ancak dostluk kavramını bu kadar iyi anlatan bir seriye az rastlanır. Fakat beş kişinin hiçbir ayrımcılık olmadan aynı derecede birbiriyle anlaşması bana çok fantastik geldi. Gerçek hayatta asla böyle olabileceğini düşünmüyorum. Her ne söylersem söyleyeyim kitaba bayıldım. Tekrar olsa tekrar okurum.
Zaten ilk iki kitabı okuduysanız bundan hiç şüpheniz olmasın.
!!!
-Spoiler-
!!!
Kitabın sonunun kötü biteceğini çok düşünmüyordum zaten. Kafada belirlenen tüm çiftler gerçekleşti. Bu da bana çok gerçek dışı gelse de sonuçta yazarın hayal dünyası. Ancak bu seriye bayılmama asla engel değil.
En sevdiğim çift Sıla ve Bora oldu. Ancak harcandıklarını düşünüyorum çünkü bu kadar geç bir araya gelmeyi hak etmiyorlardı.
Arda'nın İrem için yaptığı jest ise çok hoştu. Gerçekten favori çiftim olmaya adaydılar ancak onlarda harcandı.
Kitabın sonunda voleybol maçı oynamaları beni oldukça fazla duygulandırdı ve şu alıntıyla incelememi sonlandırmak istiyorum:
'İnsan, başladığı yere dönüyor. Fakat aynı şekilde değil. Nerede ve nasıl başlarsanız başlayın, döndüğünüzde başladığınız siz farklısınızdır.'
Ufacık bir an yeter tüm dengeleri bozmak için.
Kitap gerçekten çok güzel başlıyor. Okurken sanki sizde karakterlerin arasındaymış gibi hissediyorsunuz. Onlarla gülüp, onlarla ağlıyorsunuz.
Bora ve Sıla'nın arasındaki ilişki beni kendine çok çekti. Hele ki Bora'nın tavırlarına, düşüncelerine bayıldım.
Birinci kitabı ve ikinci kitabı art arda okuduktan sonra anlıyorsunuz ki yazar kendini şaşılacak derecede çok geliştirmiş. Birinci kitaba kıyasla betimlemeleri mükemmeldi.
Birinci kitabı okuduysanız kesinlikle buna da şans vermelisiniz. Daha çok hoşunuza gideceğinden eminim.
!!!
-Spoiler-
!!!
Aslında pek spoiler vermeyeceğim. Ancak puanlamama etkili olan bir kısımdan söz edeceğim ve bu bazı insanların okumasını etkileyeceğini düşündüğümden spoiler yazdım.
Kitapta oldukça fazla zaman atlanmış ve bize anlatılan çoğu şey kötü olaylar. Bu insanı rahatsız etmez. Ancak insan, kitapta sevdiği karakterlerin mutlu oldukları zamanları da okumak istiyor. O yüzden bu benim puanımı oldukça etkiledi. Keşke yüz sayfa fazla olsaymış da biz karakterlerin mutlu zamanlarını da ayrıntısıyla okuyabilseymişiz.
Bu, dostluğun hikayesi.
Hikaye Defne'nin istemeyerek yeni bir okula gitmesiyle başlıyor. Güney Kız Lisesinde dostlukla, düşmanlıkla ve aşkla tanışıyor.
Bunu söylemek ne kadar hoşuma gitmese de bazılarına 'ergence' bir kitap gibi gelebilir ancak ben hiçbir kitapta ya da seride böyle kahkahalarla güldüğümü hatırlamıyorum. Karakterlerle gülüp, sinir olup, ağladım. Düşman Okullarının yeri her zaman bende ayrıdır. Kesinlikle ön yargılı olmamanız gerektiğini düşünüyorum.
Sanırım kitap Wattpad'den çıktığı için yazımda gereksiz dikkat çeken betimlemeler var. Ancak kitap akıcılığından hiçbir şey kaybetmiyor.
Hepsi birbirinden farklı özelliklere sahip beş arkadaşın dostluğunu aynı zamanda iki okulun düşmanlığını ele alan bu kitap serinin ilk kitabı. Kesinlikle seriye bir şans vermelisiniz.
Ayna, ayna. Söyle bana benden güzeli var mı Dünya'da? Ya da Ay'da...
Kitaba başlamadan önce oldukça tereddütlüydüm. Okumasam da olur diye düşünüyordum. Ancak Serinin final kitabını okumadan önce Levana hakkında fikrimiz olması gerektiğini düşünüyorum.
Sizde benim gibi tereddütlü iseniz bir göz atmanızı tavsiye ederim.
!!!
-Spoiler-
!!!
Kitaba başladığım an ben ne okuyorum diye düşündüm. Channary'nin kötü bir karakter olmasını beklemiyordum ve bu beni oldukça şaşırttı. Bu yüzden Levana gözüme oldukça masum gelmişti. Ancak daha sonra tanıdığım Levana'ya adım adım dönüştü.
Levana hırstan gözü dönmüş bir karakter ve Evret, Levana'nın hırslarının kurbanı oldu. Evret'e oldukça üzüldüm. Levana ne kadar üzülürse üzülsün bana hiçbir zaman samimi gelmeyecek. Zaten küçücük çocuğu yaktıktan sonra bile aklında olan sadece tahtın tek sahibi olmasıydı.
Winter kitabını heyecanla okuyacağım. Umarım Levana yaptıklarının cezasını çeker.
