Zaten sıkmadan uzun uzun anlatmasını bilen yegane geveze, denizdir. Ömürlerinin dörtte üçünü denizde geçiren ihtiyarların arasında bile, suların sesini sıkıcı, yeknesak bulan, bu sesten bıkan birine tesadüf edilmemiştir.
"Anladınız mı beni? Çarmıhtakine karşı Dionyssos..."
Bugüne değin “doğru” (Wahrheit) dedikleri ne varsa yalanın en kötüsü, en iki yüzlüce, en iğrendirici biçimi olarak açığa çıkarılmıştır: o kutsal “sözde neden”, insanlığı d ü z e l t m e k , gerçekte yaşamın iliğini, kanını emecek bir kandırmaca olarak töre bir kan emicilik olarak ortaya çıkarılmıştır: Törenin ne olduğunu bulan, onunla birlikte
Benlik bilinci, diğer insanlarla olan etkileşimi biçimlendirir. Bu biçimlendirme yaşam boyunca sürer, ne var ki çocukluk yıllarındaki yaşantıların etkisi daha ağır basar. Kendini değersiz bulan kişilere rastlamışsınızdır. Bu kişilerin önemli bir bölümü oldukça zeki insanlardır. Fakat küçükken sürekli olarak kendilerinden daha zeki olduğu söylenen kardeşleri ya da arkadaşlarıyla kıyaslandıkları için, kendilerini "akılsız", "düşük zekalı", "ahmak" bilerek büyümüşlerdir. Bazı kişiler de küçükken arkadaşları tarafından alay edilerek koşullandırılmışlardır. Kimine "şişko" denmiş, kimine gözlük taktığı için "dört göz" adı verilmiştir.
#OkudumBitti
#MeryemNazlı
#AdıMeryem 150 sy
7 kardeşin en küçükleri olan Meryem'in otobiyagrafi hikayesidir okuyacağınız..
Bir var olma savaşı ve bu savaşın kazanılması ..
Orta okula kadar o da her çocuk gibi koşar oynar , hayaller kurardı geleceğe dair..
Ta ki bir gün günümüzde dahi tedavisi olmayan kas hastalığına yakalanıncaya
Bütün servetler devletin elinde olursa, devlet de bir takım makamlar zinciri (hiyerarşik düzen) şeklinde tayin olursa ve bu makamlar zinciri sabit ve bürokrat bir makamlar zincirine dönüşürse her zaman egemen bir şebeke şeklinde ortaya çıkacaktır. Bu sistemde artık hiçbir insan çalışıp bir iş yapamaz ve hiçbir zaman kendisini kurtaramaz. Çünkü artık hiç kimsenin serveti ve mali imkanı mevcut değildir. Herkes liderle son bulan vahşi ve dehşetli bir teşkilata bağlı memur haline gelir.”
Her şey insan için.
Günümüz dünyasında ise her şey para için. Yalnızlığın yüceltilmesi, insanın insandan uzaklaşarak bireyselleşmesi, güvensiz ve sevgisiz bir dünya anlayışının hüküm sürdüğü zamanımızda okuduğum bu kitap tam da tersi duyguların var olduğunu bir kez daha hatırlattı bana.
Sadece kendisine yönelmiş, bencilleşmiş insan, kimlerin