1930'lu yıllarda İngiltere'de yazılmış distopya. Ancak insanlar mutlu ve mutluluğun özgürlüğe karşı satıldığı bir distopya. Bazı farklı insanlar sistem içinde yalnızlığa sürüklenip mutsuz oluyorlar. biz toplumu bu farklı insanlar üzerinden izliyoruz.
Kapitalizmin ve Liberalizmin egemen olduğu bir toplumda doğal olarak Komünizm ve Sosyalizm ürkütücü görünür. 1930'lu yıllarda, 1. dünya savaşı sonrası büyük buhran dünya ülkeleri ekonomik olarak zorluyor ve Sovyetlerin yükselişi dikkat çekiyor. Doğal olarak Sovyetlere ve Avrupa'da onun etkisi altındaki sosyalist hareketlere karşı propaganda mevcut. Bireyselleşmenin tamamen şeytanlaştırıldığı, özgür düşüncenin sistem tarafından yasaklandığı bir distopya ele alınmış. Sosyalizmin vaat ettiği eşitliğe ulaşsanız bile özgür olmadıkça mutsuz olacaksınız mesajını veriyor.
Özgürlük, mutluluk gibi lanse ediliyor ancak bireyselleşmenin bu kadar önemsendiği günümüzde mutlu olmayan bazı insanlar ne düşünecek? Aç ve hasta olan bir insan Mustapha Mond'a hak vermeyecek mi? The Matrix'te "Cypher" karakteri gibi gerçeğin acı yüzünü görünce sahte de olsa bir hayal ile mutlu olmak isteyenler insanlar ne olacak?
Tatlı yalanlar mı Acı gerçekler mi? Ütopya Mı Distopya Mı? Kırmızı Hap mı Mavi Hap mı?
Cesur Yeni DünyaAldous Huxley · İthaki Yayınları · 202160,1bin okunma
Gün Olur Asra Bedel kitabı KGB tarafından sansüre uğramış ve sansüre uğrayan kısım sonradan bu isimle yayınlanmış. Şehirlerarası yolculuk ederken dışarısı hakkında çok şey düşünürüz, sanki yolcular için hayat durmuş da dışarısı için hayat akmaya devam ediyormuş gibi. Oysaki hayat yolcular için de akmaya devam eder.
Gün Olur Asra Bedel kitabında Abutalip Kuttubayev hakkındaki bilgimiz kısıtlı kalıyor ancak kendisi bu kitabın ana karakteri. Bu nedenle önce
Cengiz Han'a Küsen Bulut okunmalı. Sürükleyici anlatımı var ve insanı derin düşüncelere sevk ediyor. Bir kitap karakteri ile konuşma fırsatım olsaydı Abutalip Kuttubayev ile konuşmak onu dinlemek isterdim. Sovyetler Birliği dağılmaya giderken yaşanılan atmosferi anlamak ve düşünmek için etkili bir kitap. Sürükleyici bir dili var.
Psikolojik Roman olan Ruh Adam, sanırım Türk Edebiyatının en özgün kitaplarından birisidir. Ancak
Hüseyin Nihal Atsız'a ideolojik mesafeler nedeniyle potansiyeline erişememiş bir kitap. Belki başka bir yazardan olsaydı yazarın heykelini dikerlerdi, o derece derin o derece etkili. Hem kurgusuyla ve karakterleriyle hem de içindeki "Geri Gelen Mektup" şiiri ile her okuyucusunu etkileyen, asla okumadan önceki gibi olunmayacak bir kitap. Selim Pusat manen zaman kavramından kurtulmuş ancak maddeten olarak yaşadığı zamana hapsolmuş birisi ve psikolojik olarak bunun acısını derinden hissediyor.
Ruh AdamHüseyin Nihal Atsız · Ötüken Neşriyat · 201926,7bin okunma
Çocukken okumuştum, bana kitap okumayı sevdiren, hayal kurmaya teşvik eden bir kitap. Hiç denize girmemiş bir çocukken denizin altından yolculuktan bahseden bir kitap olarak ilgi çekiciydi zaten. Bazı kitapları birden çok kişi ile beraber okuyup üstüne konuşunca daha keyifli oluyor, bunu da çocuklarla beraber okuyup üstüne konuşmak gerek ki daha da hayal kursunlar.
Kitapta anlatılan III. Haçlı Seferi de böyle sıcak yaz havalarında geçmiştir. Yazın okursanız siz de kitaptaki atmosfere bürünmüş olursunuz. Tabi bu öneri kışın Harry Potter okumak veya izlemek gibi keyfi bir öneridir, yoksa yaz kış okuyabilirsiniz bu kitabı. Akıcı ve güzel bir kitap. İngilizce aslı