Sonra özlüyorsun işte. Onunla çok şey de yaşamış olsan, henüz neredeyse hiçbir şey yaşamamış da olsan, bir gün önce de görsen, hiç görmemiş de olsan, çörekleniyor içine o melun his. Tarifi zor.
Dün bir şiir daha yazdım senin için. Önce tuttum karşıma oturttum seni, konuşturdum, güldürdüm, ağlattım. Her halin hoşuma gidiyordu. Kadındın, ama önce insandın. Güzeldin, ama önce iyiydin. Elbette seni yazacaktım, senin için yazacaktım.
Hayır hiç yadırgamıyorum
Niye yadırgayacakmışım hem
Sen bana inanırsın temmuzun ortalarıydı
Aldanacak bir şey yoktu, olmadı
Gel demek neyse, su içmek neyse
Geldimse, bir bardak su içtimse
Hepsi de aynı şeydi aşağı yukarı
Bir kadın, bir adama “Seni seviyorum.” dedi. Adam da “ kalbim keşke aşkına layık olsaydı!” diye karşılık verdi.
Kadın “sen beni sevmiyor musun yoksa?”diye sordu. Adam da baktı, hiçbir şey demedi.
Sonra kadın çığlığı bastı: “senden nefret ediyorum!”
Adam da ona dedi ki: “ kalbim nefretine de layık olsaydı!”.
Sayfa 26 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Modern Klasikler Dizisi-67Kitabı okudu
Çöktüğü saatte karanlıkların
İçimde bir ışık yanar, sen misin?
Yakınlaştığı an uzakların
Penceremde birisi var sen misin?
Bir ışık hızıyla geçtikçe zaman
Daha derinleşir bende hatıran
Her gününde ayrı çiçekler açan
Dört mevsim içinde bahar sen misin?
Başımda esersin rüzgarcasına
Büyürsün gitgide dağlarcasına
Eşsiz olduğunu anlarcasına
En güzel yaşamak kadar sen misin?
Sabahleyin erken kalktım. Bir kır kahvesine oturdum. İnsan sevdiği insana mektup yazmak için bu saatte kalkmalı ve bir kır kahvesine gitmelidir, diyordum.
“Kiminle anlaştınız?” dedim. “Sizinle!” dedi. “Ne zaman?” dedim. Güldü. “Kuş bana anlattı” dedi. Ferahlayıverdim. Kuş anlattı ise herhalde iyi şeyler anlatmıştır.Kuşlar kötü şey anlatır mı?
hacet yok hatırlatmasına seni hatıraların
bir dakika bile çıkmıyorsun aklımdan
koşar gibi yürüyüşün
karanlıkta bir ışık gibi aydınlık gülüşün
hacet yok hatırlatmasına seni hatıraların
uzak uzak yıldızlarla çevrilmiş kainatin
karanlık boşluklarında akıp giderken zaman
adımla nasıl berabersem öylece beraberiz
seninle her saat seninle her dakika seninle her saniye
gönlümüz mutluluğa inanmış olmanın gururuyla rahat
koltuğumuzun altında birer dinamit gibi kellemiz
ve sonra her zaman her ölümlüye
aynı şartlar altında kısmet olmayan
gerçekleri görmenin aydınlığı alınlarımızda
hacet yok hatırlatmasına seni hatıraların
sen bana kalbim kadar elim kadar yakınsın.
Otların yeşil olması, denizin mavi olması, gökyüzünün bulutsuz olması, pekâlâ bir meseledir. Kim demiş mesele değildir diye? Budalalık! Ya yağmur yağsaydı, ya otların yeşili mor, ya denizin mavisi kırmızı olsaydı... Olsaydı o zaman mesele olurdu işte.
Şu anda, sana güzel bir söz söyleyebilmek için on bin kitap okumuş olmayı isterdim dedi. Gene de az gelişmiş bir cümle söylemeden içim rahat etmeyecek: seni tanıdığıma çok sevindim kendi çapımda.