...Seni ne kadar çok seviyormuşum. Ne kadar sana bağlı imişim, her şeyim ne kadar senden ibaretmiş meğer. On seneden beri senin için adeta deli olduğum zamanlar oldu. Bütün bunlara rağmen seni sevmek için bu on senelik zaman ne kadar azmış,
şimdi anlıyorum. Belki bu mektuplarım, bu satırlarım senin tuhafına gidiyor. Ama emin ol ufacık bir mübalağam yok.
Bilakis içimdekiler yazdıklarımdan çok daha büyük, çok daha mübalağalı. Zaman zaman ıstıraplı anlarımda seni nerden
tanıdım diye düşünür, kızardım. Şimdi aynı şeyi düşünüyor ama
başka şeyler duyuyorum. İyi ki seni tanımışım. Seni tanımasaydım, hayatımda böyle bir aşk bulunmasaydı, hayatım ne kadar boş bir hayat olacaktı. O boşluktan yalnız kendi içimdeki sevmek kabiliyetiyle kurtulamazdım. Çünkü hiç kimseyi
seni sevdiğim kadar sevemezdim. Hiç kimseyi ne senin kadar
güzel, ne senin kadar iyi, ne senin kadar mükemmel, ne de senin
kadar kendim için buldum. Bu kelimeler duyup düşündüklerimi o
kadar adileştiriyor ki tasavvur edemezsin. Hani biraz evvel Allah'a inanmaktan filan bahsettim. Allah'a inanan insanların
nasıl inandıklarını, nasıl sevdiklerini biliyoruz. Ben seni herhalde daha fazla seviyorum. Daha fazla inanabilirim de. ...