Muhayyilemin ezberindeki İstanbul'a birkaç renk ve ses katmak için bazen eski filmlere ve resimlere bakma ihtiyacı hissediyorum. Zihni değil ama muhayyileyi güçlendiren arama motorları veya benim gibi melankonik renkler, tonlar ve sesler arayan birkaç zâtın sosyal medya platformlarında bir araya getirdiği dijital albümler birkaç yarım saat de
Eve Özlem
Nasreddin Hoca’nın fıkralarını, dimağına fikir inmeyen çağlarda okuyan gençler, çoğunu anlayamaz ve bazılarında da hayret içinde kalır. Hoca’nın dokuz onlu yaşlarda dinlediğim bir latifesi vardı. Zihnimde defalarca tasarlamış ve o latifeyi bir türlü anlayamamıştım. Müteselsilen dört beş ayda bir aklıma gelen bu fıkrayı anlamam, uzun zaman aldı.
Reklam
KAZANMA KUŞAĞINDA KAYBETTİĞİMİZ TÜRKÇE
Yazıma başlamadan önce Türkçe konusunda hassas ve dikkatli olan herkese en derin sevgi ve selamlarımı sunarım. Güzel Türkçe’mizde günlük konuşma ve yazmada yapılan bariz hatalara geçmeden önce yaptığımız Türkçe öğretmenlik mesleğinin kutsiyetini ifade eden üstadlarımızdan birkaç söz ile başlamak istiyorum. Onlar ki hayatlarını bu dilin
Babam, babasının yanında çocuklarını asla sevmez. Şimdi görüntülü konuşurken beni yanına çağırınca "Alo şişt kız"diye çağırdı. Sağ ol baba yaa
Turgay Yıldız anısına
Bugün Cin Aynası’nda Ercan Kesal’ın çok sevdiğim bir anısını okudum. Daha önceden bildiğim ve aklımda kalmış bir anıydı, tekrar karşıma çıktığına sevinmiştim. Babası hasta yatağındayken o'nunla daha çok konuşmak istiyor Ercan Kesal, “Baba, sana ‘hayatın nasıl geçti’ diye sorsalar, ne söylerdin insanlara, nasıl anlatırdın ömrünü?” diye soruyor bir
Sarı Sıcak
SARI SICAK (1) Birinci Bölüm Gün doğmadan çay tarlasında çaylar arasında arı gibi çalışıyor kelebek gibi uçuyordum iki kardeşim anam cıvıl cıvıl yeşilin içinde noktalar... Ta ki babam gelene kadar o heybetli cüssesi ile yeri göğü inleten fırtınalı hortum ... Hüüpp içine çekti. Haşere ilacı ile ilaçlar gibi silleleriyle uçurdu;
Reklam
19 öğeden 11 ile 19 arasındakiler gösteriliyor.