Çağlar gelip geçer, geçip giden unutulur, unutulan ise tekrar günyüzüne çıkmayı bekler. Robert Jordan tarafından yazılan ve Brandon Sanderson tarafından ustalıkla bitirilen; 15 kitaplık ve yaklaşık 15 bin sayfalık bu eser, Yüzüklerin Efendisi'nden sonra fantastik edebiyatın en büyük mihenk taşı niteliğindedir. Bu serinin diğer büyük ve farklı özelliği ise; oluşturulan bu olağanüstü evrenin en güçlü karakterleri, kendilerine Aes Sedai diyen, kadın büyücülerdir. Büyü yapabilmek için de kaynak denilen bir temel güç kullanıliyor. Diğer serilerde de yer yer güçlü kadın karakterlere rastlanılsa da dünyada sözü geçen kişiler hep erkek karakterler olmuştur. Serinin bu ilk kitabında; iyilik ve kötülüğün çağlar boyu devam eden savaşının içine ansızın çekilen dört farklı kişiliğe sahip ana karakterlerimizin yolculuk hikayelerine eşlik ediyoruz. Karakterlerimiz yavaş yavaş kendilerini keşfedip geliştirirken, kötülüğün kurduğu çeşitli tuzaklarla verdikleri mücadelelere tanık oluyoruz, elbette muhteşem bir rehber eşliğinde. Yapılan her seçimin kaderi belirlediği ve zamanın çarkında bir desen olarak yer ettiği karmaşık olaylar zincirleri, rüyalarınızı kabusa çevirecek derecede korkutucu yaratıklar, ve herşeyden habersiz olan masum insanlar. Çark herşeyi dikkate alarak kaderleri dokuyor ve bu yolda keşisen iplikler birbirlerine destek ya da köstek oluyor.
Akıcı bir dilde yazılan kitap, emsallerine göre bol bol detay içeriyor.
Seriye başlayacaklar şunu unutmasınlar; her aydınlıkta biraz karanlık ve her karanlıkta da biraz aydınlık vardır.