Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Rüzgâr ve martı sordular seni, neredesin? Nasıl derim terk etti, bırakıp beni gitti? Anladılar ki aşkımız bitti. Alay ettiler benle hep, sen oldun bunlara bak sebep. martı dedi: gördüm onu belinde erkek kolu. Rüzgâr güldü halime, dedi: gidelim, düş önüme. Gidemem, dinle martıları. Bitmiyor alayları.
Evliliğimizin Simgesi
Birbirlerini severek evlenmişlerdi. Evliliklerinin zamanları tam anlamıyla cicim aylarıydı. Ama ya daha sonraki günler? Hayal âleminden gerçek dünyaya indiler. Evliliğin hiç de düşündükleri kadar olmadığını anladılar.. Evet, birbirlerini seviyorlardı, ama belli ki sevgi yetmiyordu. Evlenmeden önceki kadar olmasa da, birbirlerine sevgilerini ifade ediyorlardı etmesine, ancak küçük bir söz, ufak bir hadise aralarında orta çaplı bir kavganın çıkasına yetiyordu. Bir akşam oturup ilişkilerini gözden geçirmeye karar verdiler. Her ikisi de, boşanmayı istemiyordu, ama evliliklerinin de bu şekilde yürümeyeceğinin farkındaydılar. Erkek: "Aklıma bir fikir geldi" dedi. "Bahçeye bir ağaç dikelim. Bu ağaç bizim evliliğimizin simgesi olsun. Eğer bu ağaç üç ay içinde kurursa boşanalım. Kurumaz da büyürse bunu bir daha aklımızdan geçirmeyelim. Bu ilginç fikir hanımının da hoşuna gitti. Ertesi gün gidip bir meyve fidanı aldılar ve birlikte bahçeye diktiler. Aradan bir ay geçti. Bir gece bahçede karşılatılar. Her ikisinin de elinde içi su dolu birer bidon vardı...
Reklam
"Bilgeler , doğal dünyanın Cennet ' in bir görüntüsünden ve bir suretinden başka bir şeyolmadıği anladilar. Tek gerçek şu ki ,var olan bu dünya , bundan mükemmel bir dünyanin var olduğunun güvencesidir. Tanrı bu dünyayı insanlar , görülen nesneler aracılığıyla manevi öğretileri ile bilgisinin mucizelerini anlayabilsinler diye yaratti. Ben buna Eylem diyorum."
Sayfa 150
Beş yüz yıl önce insanlar, kralların padişahların sıradan insanlardan çok daha üstün olduklarını düşünürlerdi. Bu yüzden onların onuru, halkın onurundan yüksek zannedilirdi. Aynı yıllarda güneşin çok büyük, yıldızların ise çok ufak, önemsiz olduğu düşünülürdü. Sonra astronomi gelişti, insanlar anladılar ki, güneş, diğerleri gibi sıradan bir yıldızmış. Yalnızca bize yakın olduğu için büyük gibi gözükürmüş. İşte o zaman kralın onurunun çobanın onuruna eşit olduğunu düşünmeye başladık. Eskiden kralın onuru güneş gibiydi; en büyük sanılırdı, meğer kralın onuru ve güneşin büyüklüğü, bizim durduğumuz yerden öyle görünüyordu."
Bir Yusuf, bir Şivekar Anlamı yoktu artık ayrı hayatlarının Çabuk anladılar ki armağanmış yaşadıkları Verilmeyi beklemişler birbirlerine.
Sayfa 95 - Bir Yusuf, Bir Şivekar
30 syf.
·
Puan vermedi
·
1 saatte okudu
Buğlem ve Kibritçi Kız Küçük çocuk, o gün yine neşeli ve mutlu şekilde annesi ve babasıyla sabah kahvaltısını yapıyordu. Henüz altı yaşında olmasına rağmen ailesi tarafından birçok şeyle tanıştırılmıştı. Ailesi çocukları üzerinde duruyor, bir dediğini iki etmiyordu. Kızlarını daha okula başlamadan şehrin en güzel kreşlerine göndermişlerdi. Okula
Kibritçi Kız
Kibritçi KızHans Christian Andersen · Bordo Siyah Yayınları · 20115,1bin okunma
Reklam
"Bilgeler, doğal dünyanın Cennet'in bir görüntüsünden ve bir suretinden başka bir şey olmadığını anladılar. Tek gerçek şudur ki, var olan bu dünya, bundan daha mükemmel bir dünyanın var olduğunun güvencesidir. Tanrı bu dünyayı, insanlar, görülen nesneler aracılığıyla manevi öğretileri ile bilgisinin mucizelerini anlayabilsinler diye yarattı. Ben buna Eylem diyorum."
"Bilgeler, doğal dünyanın Cennet'in bir görüntüsünden ve bir suretinden başka bir şey olmadığını anladılar. Tek gerçek şudur ki, var olan bu dünya, bundan daha mükemmel bir dünyanın var olduğunun güvencesidir. Tanrı bu dünyayı, insanlar, görülen nesneler aracılığıyla manevi öğretileri ile bilgisinin mucizelerini anlayabilsinler diye yarattı. Ben buna Eylem diyorum."
Sayfa 150Kitabı okudu
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.