Başarıyı amaçlamayın. Bunu ne kadar amaç haline getirip bir hedefe dönüştürürseniz, kaçırma olasılığınız da o kadar artar. Çünkü mutluluk gibi başarının da peşinden koşamazsınız; kendisi ortaya çıkmalı, kendisi oluşmalı ve sadece kişinin, kendinden daha büyük bir davaya kişisel adanışının amaçlanmayan bir yan etkisi olarak ya da kişinin kendini başka bir insana bırakışınjn bir yan ürünü olarak oluşmalıdır.
... Avrupa ve Amerika'daki öğrencilerime tekrar tekrar aynı uyarıda bulunuyorum: "Başarıyı amaçlamayın. Bunu ne kadar amaç haline getirip bir hedefe dönüştürürseniz, kaçırma olasılığınız da o kadar artar. Çünkü mutluluk gibi başarının da peşinden koşamazsınız; kendisi ortaya çıkmalı, kendisi oluşmalı ve sadece kişinin, kendinden daha büyük bir davaya kişisel adanışının amaçlanmayan bir yan etkisi olarak yada kişinin kendini başka bir insana bırakışının bir yan ürünü olarak oluşmalıdır. Mutluluğun kendiliğinden olması gerekir, aynı şey başarı için de geçerlidir: Ona aldırış etmeyerek,kendi kendine olmasına izin vermeniz gerekir. Bilincinizi dinlemenizi ve bilginiz dahilinde bilincinizin sizden yapmanızı istediği şeyi yerine getirmek için elinizden geleni yapmanızı istiyorum! O zaman, uzun vadede ---uzun vadede diyorum!---- başarı sizin peşinizden gelecektir, çünkü başarıyı düşünmeyi UNUTMUŞSUNUZDUR."
Reklam
326 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
10 günde okudu
Daha gençken başlayıp da 83 yaşındaki ölümünden çok kısa bir önceye kadar bitirebildiği eseri… Goethe, belki de tüm yaşamını bu esere sığdırdı. Kim bilir belki de Faust, aslında Goethe’ydi. Böyle bir eser ancak böyle bir yaşamın kaleminden çıkabilir. Hiç kimse günahları ya da arzuları böylesine içten, hissettirerek anlatamaz. Bu öyle kolay bir şey
Faust
FaustJohann Wolfgang Von Goethe · Oda Yayınları · 201213,8bin okunma
.... Yani ortaçağ atalarımız, ölümden sonraki hayatla ilgili kolektif sanrılarına bir anlam yükledikleri için mi daha mutluydular? Evet. Kimse fantezilerine karışmadıktan sonra neden olmasınlar ki? Tamamen bilimsel bir bakış açısıyla bilebildiğimiz kadarıyla, insan yaşamının hiçbir anlamı yoktur. İnsanlar belirli bir amacı olmayan ve körlemesine ilerleyen evrimsel süreçlerin sonucudur ve faaliyetlerimiz ilahi bir kozmik planın parçası değildir. Dünya yarın patlayarak yok olsa, evrende hiçbir deği­şiklik olmazdı; tahmin edebileceğimiz kadarıyla insanların kendilerine dair anlam arayışı ve öznelliklerinin eksikliği de pek hissedilmezdi. Bu yüzden, insanların yaşamlarına atfettiği herhangi bir anlam sadece sanrı­dan ibarettir. Ortaçağdaki insanların hayatlarında bulduğu öbür dünyaya ilişkin anlamlar modern hümanist, milliyetçi veya kapitalistlerin buldukları anlamdan daha gerçekdışı değildi. İnsanlığın bilgi birikimini artırdığı için hayatının anlamlı olduğunu söyleyen bilim insanı, anavatanı korumak adına savaştığı için hayatının anlamlı olduğunu söyleyen asker ve anlamı yeni bir şirket kurmakta bulan girişimci, ortaçağda yaşayan ve eski metinleri okuyup kutsal savaşlara katılan veya yeni bir tapınak yapan muadillerinden daha mantıklı değiller. Bu yüzden mutluluk belki de, bir insanın anlamla ilgili sanrılarını, hâkim kolektif sanrılarla uyumlu hâle getirmesidir. Kişisel hikayelerimiz, etrafımızdakilerin hikayeleriyle uyumlu olduğu sürece hayatın anlamlı olduğunu ileri sürebilir ve bu bilinçle mutlu olabiliriz. Bu aslında oldukça üzücü bir sonuç; mutluluk gerçekten kendi kendini kandırmaya mı bağlıdır? ....
“Başarıyı amaçlamayın. Bunu ne kadar amaç haline getirip bir hedefe dönüştürürseniz, kaçırma olasılığınız da o kadar artar. Çünkü mutluluk gibi başarının da peşinden koşamazsınız; kendisi ortaya çıkmalı, kendisi oluşmalı ve sadece kişinin, kendinden daha büyük bir davaya kişisel adanışının amaçlanmayan bir yan etkisi olarak ya da kişinin kendini başka bir insana bırakışının bir yan ürünü olarak oluşmalıdır. Mutluluğun kendiliğinden olması gerekir, aynı şey başarı için de geçerlidir: Ona aldırış etmeyerek, kendi kendine olmasına izin vermeniz gerekir. Bilincinizi dinlemenizi ve bilginiz dahilinde bilincinizin sizden yapmasını istediği şeyi yerine getirmek için elinizden geleni yapmanızı istiyorum. O zaman, uzun vadede -uzun vadede diyorum!- başarı sizin peşinizden gelecektir, çünkü başarıyı düşünmeyi unutmuşsunuzdur.”
Sayfa 15 - Okuyan Us Yayınları (40. Baskı)Kitabı okudu
176 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
Kitabı özetleyecek bir söz olsa o da kuşkusuz Nietzsche in şu sözleri olurdu “yaşamak için bir nedeni olan kişi, hemen her nasıl’a katlanabilir. Yazarımız kitabı bize 3 Bölümde sunmuş. İlk bölüm Frankl'ın toplama kampında yaşadığı deneyimler, ikinci bölüm de bu deneyimlerin üstünden geliştirdiği logoterapi tekniğinin detayları. Üçüncü bölümse insanın her acıya rağmen nasıl iyimser olabileceğiyle ilgili.. Frankl, nazi toplama kamplarına düşmüş ve pek çok arkadaşı ile aile üyelerini kaybetmiştir. buna rağmen neden nasıl yaşamaya devam edebildiğini, mutluluk ve mutsuzluk gibi kavramları, kaçınılmaz acılarla baş edebilmeyi varoluşsal bir bakış açısıyla kendi hayatından yola çıkarak tartışmıştır. Her ne kadar depresif ve varoluşsal arayış içindeki insanlara hitap ediyor gibi görünse de, her insanın mutlaka okuması gereken kitaplardan biri olduğunu düşünüyorum. Acılarımıza bile anlam yüklememizi , umut etmemizi ve herşeyi severek hayatı daha yaşanabilir ve anlamlı kılacağımızı bize göstermiş. Gerçek anlamda hayatı sorgulama deneyimini yaşatan bir kitap. Okuyunuz ve okutturunuz.
İnsanın Anlam Arayışı
İnsanın Anlam ArayışıViktor E. Frankl · Okuyan Us Yayın · 202385 okunma
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.