Hayatımda okurken beni böylesine etkileyen, bana her alanda yeni fikirler veren, tefekküre sevk eden bir kitapla çok nadir karşılaşmışımdır.
Yaşamak bu kitaplardan biri oldu. Okuyalı çok oldu, incelemesini ancak şimdi yazabiliyorum zira kitabın ve bana kattıklarının iyice demlenmesi gerekiyordu kafamda. Ayrıca bu bir inceleme de değil, zira
eflatun masallar anlatmak kolay değil
o kadar kolay değil
bir elinde sevgilerini
diğerinde öfkelerini taşıyan
bir kızı yaşamak, yaşatmak
bunlar için kocaman bir yürek gerek
ve inan hiç ama hiç kolay değil
bu sendeki koskoca yürekle yaşamak
Çoğu zaman danışanlarımdan duyduğum şöyle bir cümle var(Elhamdülillah):
"Sizinle konuşmak çok iyi geldi"
Hâlbuki ben dakikalarca yaptığım tek şeyin sadece susmak olduğunu bilirim.Sadece susarım ve nasıl olurda bir insana bu kadar iyi hissettirebilirim diye düşünürüm.
Sonra fark ederim ki ruhu yaralanmış insanlar cümleleri yarım kalmış insanlardır aslında.Yaşanamamış anıların, söylenememiş sözlerin, tamamlanamamış hikâyelerin kahramanlarıdır her biri.İyileşmek için tamamlanmaya, tamamlanmak için hikâyelerini anlatmaya ihtiyacı vardır hepsinin.
Diyor ya Derviş:
En güzel nasip, herkesin bir şeyler anlatmak istediği şu yalan dünyada seni dinlemek isteyen birine rastlamaktır.
...
Anlatmak insanı iyileştiriyor dostlarım.Boğazımıza kadar dünyaya battığımız bu eksik ve muvakkat hikayede nefes almak için, iyileşmek için, yaşamak için dinlenilmeye ihtiyacımız var...Hem de çok...
*
"05.05.2024 Pazar"
Saat: 05.20
Konuşmaya başlamak çok iyi geldi ...🤍
" Biz birbirimize çok benziyoruz. Sen ölüyorken aşkını yaşatmak için çabalıyorsun. Ben ölen aşkımı yaşatmak için çabalıyorum... Biz sevgimizi doyasıya yaşayan ve o sevgiyi yaşamak için yaşatan kadınlarız. O yüzden hiçbir zaman ölmeyiz. Yaşa ve Yaşat "
Selam Öyle bir kitap okudum ki ... Başladıktan sonra elimden bırakamadım, duygudan
"Dört yanı buzdan kapkalın duvarlarla, tabanlarla, tavanlarla çevrili bir su damlasının içine hapsolmuş gibi hissediyor."
Değersiz Bir Hayat
Merhabalar, bu kitabı sürekli kitap aldığım bir sahafın yoğun bir tavsiyesi üzerine almıştım lakin hiç beğenemediğim bir kitap oldu ama yine de incelemesini kendimce yapmak
İnsanların bende bıraktıkları yaraları kapatabilmek için bir ömür feda etmişken nasıl olur da bir başkasına delik deşik olmuş ruhumu gösterirdim? Kendi saçlarımı okşayıp teselliler mırıldanmayı yüreğim kabullenmişken beni öldüren acıların merhemini nasıl bir başkasından isterdim?
Çocukluğum, içime hapsettiğim bir idam mahkûmuydu. Eğer onun acı çığlıklarını susturmazsam yarını nasıl görecektim?
Yapamam, diyordu korkulardan yuva yapan o yanım. Yapmayacaksın, böyle yaşamayı öğrendin, kimseye anlatamazsın, diyordu. Anlatmak, yaşamaktı. O günleri bir kez daha hissetmek... Kendimi o çocukluğa gömmekti. Bunu zavallı ruhuma nasıl yapardım?
Anlatmak, yaşamaktan üç kat daha yorucu. Çünkü olanları anlatabilmek için yaşamak ve hatırlamak gerekiyor; her biri birbirinden ağır ve zahmetli. Güzel başlayan fakat acıyla biten hatıraları kim anlatmak ister ki?...
Kitabın sunuş bölümü ile başlamak istiyorum yaklaşık 30 sayfaya kadar sürüyor. Hem sunuşun uzun olması hem de kullan dığı Arapça ve yabancı sözcükler sıkabiliyor.
Çevirmen okumanın insanı ne kazandıracağı ile ilgili insanın özüne dair,çevirmenlere dair, öğretmenlerlere dair, millet olarak kitaplara olan ilgimiz ve alakamızla ilgili ve benzeri