Satılmış olmak artık olmamak demektir. Satanın amacı değildir önemli olan, satılanın artık olmayışıdır.
Geçende sana resim üzerine söylediklerim, elbette şiir sanatı için de geçerli; burada önemli olan, fevkalâde olanı seçerek, bunu ifade etme cesaretini göstermektir, bunu da azla çok şey söyleyerek yapmak. Bugün bir sahne izledim, olduğu gibi kâğıda geçirince, dünyanın en güzel idili olurdu; ancak yazın, sahne ve idil ne olmalı? Bir doğa görünümünden pay çıkarmak için, hep ince eleyip sık mı dokumalı?
Reklam
Bu arada Sabirlerin, Macarların atası olabileceğine dair buluntulara rastlanmış
Sabirler, bu defa On-Ogurlar'ı ve Macarlar'ı batıya itmek suretiyle Kafkaslar'ın kuzeyinde bulunan İdil ve Don nehirleri arasındaki sahayı ele geçirmişlerdir. Sabirler'in Avarlar'dan gördükleri baskıyı, çok geçmeden Avarlar'da Göktürkler'den görmüşlerdir ki, 552 ve 555 yıllarında olmak üzere üst üste aldıkları iki ölümcül darbe ile Türkistan'daki varlıklarına son verilmiştir. 503 yılında hakimiyetlerini Doğu Avrupa'ya doğru uzatan Sabirler'den kalabalık bir grup 515 yılı sonlarında İdil ve Don nehirleri arasındaki bölgeye ve Kafkaslar'ın kuzeyindeki Kuban Nehri boyuna yerleşmiştir. Bu gelişme, Sabirler'in Bizans ve Sasânî devletleriyle doğrudan bağlantı kurmalarını kaçınılmaz kılmıştır. Dolayısıyla da Sabir'ler Doğu Avrupa tarihine damga vuran en önemli güçlerden biri olmuşlardır.
Ah, nasıl bir yanılgıdasın bir bilsen. Bilmeyecek kadar masum kalmanı temenni edecek olurdum ama bilmeni istediğim detayları seninle paylaşmak zorundayım. Zorunlu hissetmenin en önemli nedeni ise beni tanımanı istiyorum. Bunun bana inanmanın ilk adımı olacağını düşünüyorum. Sensiz bir tek düşüncemin olmadığı zamanlarda, geleceğimde sensizliği hayal ettiğim bir anımın olmadığı zamanlarda, anı mutsuz yaşaman aşkı benden saklamanın en basit yolunu oluşturuyor. Her gün bir diğer günün tekrarı olarak yaşamanın bir en zor hali sadece ağlaman mı?
Tarihçilikte önemli bir yanlış olarak Bulgar Hanı Almuş'un 920 senesinde Halife Muktedir Billah'a (908-932) elçi göndererek ülkesine İslam'ı anlatacak fakihlerin gönderilmesini istemesini Müslüman olma tarihi olarak alıyoruz. Fakat İbn Fazlan'ın kitabından o tarihlerde İslam'ın çoktan yerleştiği bir toplum görüyoruz.
Sayfa 145 - Kripto YayınlarıKitabı okudu
900 senesi itibariyle İslam Hristiyanlıktan daha yaygın ve büyük bir din iken (Orta Doğu ve Kuzey Afrika' dan Hristiyanlığı süpürdüğünü de aklımızda tutalım), 1000 yılına gelindiğinde Danimarka, İsveç, Norveç, Lehistan, Macaristan ve Rusya'nın tanassuruyla Hristiyanlık öne geçmiş bulunuyor. İslam dünyasına ise İdil Bulgarları, Karluklar ve Oğuzlar gibi önemli Türk toplulukları ekleniyor. Öte yandan Hristiyanlık doğal sınırlara ulaşıyor ve sadece Kuzey Avrupa'nın küçük topluluklarıyla uğraşmak kalıyor, belki bu yüzden de enerjisini Kudüs'ü geri almaya harcıyor ve çok geçmeden Haçlı Seferleri silsilesi başlıyor. İslam ise hem Orta Asya'da kademe kademe ilerliyor hem de ülkeler atlayarak Güney Asya'yı kaplıyor ve doğal sınıra, Filipinlere kadar gidiyor ve tekrar öne geçiyor. Durumun kökten değişmesi keşifler çağıyla birlikte oluyor ve Yeni Dünya neredeyse tamamen Hristiyan bir nitelik kazanıyor.
Reklam
104 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.