''Hayal, ipleri elden kaçırmaktır. Oysa öyle bir dünyada yaşıyoruz ki, o ipin ucu sizin elinizden bir kaçtı mı, hemen bir başkasının eline geçiveriyor. Ondan sonra siz hayal ediyorsunuz, ama bir başkası yaşıyor.''
"Tanrım, dedim, çünkü o günlerde Tanrı'sıyla senli benli konuşan inançlı bir gençtim; Tanrım, ne iş? Bu mu istediğin? Bunun için mi getirdin beni dünyaya? Doğmayı ben istemedim, benim parmağım yok bu işte, ama buradayım ve sana önemli sorular yöneltiyorum, nedenlerini bilmek istiyorum, yanıtla, bana bir işaret ver: iyi bir Hristiyan olmanın, on iki yıllık Katolik doktrininin ve dört yıllık Latince'nin karşılığı bu mu?Dönüşüm'ü, Kutsal Üçlü'yü ya da Diriliş'i hiç inkar ettim mi? Kaç Pazar ayini veya dini bayram kaçırdım? Bir elin parmaklarıyla sayabilirsin, Tanrım... Benimle oyun mu oynuyorsun? İpin ucu mu kaçtı? Denetimi mi yitirdin? Güç şeytana mı geçti yine? Dürüst ol benimle, çünkü kafam sürekli karışık... Bir işaret ver bana... Hayat, yaşamaya değer mi? Her şey yoluna girecek mi?"
Reklam
Yine de bu gedik, karayemişe rağmen ev ile sokak arasında açılmış bir geçitti. Öyle ki yabancılar değil ama bahçe kapısının tokmağını vurup beklemeye üşenen eş dost, hısım akraba oracıktan atlayıverdi içeri. Bahçeyi ve çardağı geçerek , çoğu kez evin kapısının üzerindeki çıngırağı bile çekmeye gerek görmeden girerlerdi eve. Çünkü bu evin iç kapısı bahçeye adım atabilecek kadar samimi olan herkese açıktı ve kilidin dilini kaldıracak kadar samimi olan herkese açıktı ve kilidin dilini kaldıracak bir ipin ucu kocaman düğümüyle dışarı uzatılmıştı. Bir istisnası daha vardı bunun postacı. O , kapı çalmaz fakat duvarın gediğinden içeri de atlamaz, kulak vermeyenlerin bile işiteceği kadar gür sesiyle "Posta!" diye bağırır, daima acelesi olduğu için evden kimsenin çıkmasını beklemez, mektubu ya da havale kağıdını karayemişin çatalına takıp giderdi.
Oysa öyle bir dünyada yaşıyoruz ki o ipin ucu sizin elinizden bir kaçtı mı , hemen bir başkasının eline geçiveriyor. Ondan sonra siz hayal ediyorsunuz ama bir başkası yaşıyor.
Sayfa 30
Dört Halife'den üçü suikast ile öldürüldü. Bunu Batılılar mı yaptı? 12 İmam'dan yedisi zehirlendi, üçü katledildi. Bunu modernistler mi yaptı? Kerbela faciasını kim yaptı? Amerikalılar mı? Bunların hepsi içtedir. İslamın içinde Kur'an algılanmasına yönelik bir sorun var. Bu sorun öyle bir noktaya geldi ki artık ipin ucu kopmak üzere. Dünya neredeyse şuna ikna olacak: bunların kitabında, Allah'ında, haşa peygamberinde hakikaten bir sorun var.. . Şimdi biz buna nasıl bir cevap vereceğiz?
Devlet, uzunca bir ip; ucunu tutan görünür değil. İpi tutan çok güçlü, ipin etrafında dolanıp halka olan ise zayıf. İki arada bir derede, ipin iki ucu arasında bir yerde durmayacaksın. Gün gelir, gücünü kullanmak istersen tutup salladığın yer ipin ortası, dalgalandırdığın ise ipin diğer zayıf halkaları olur. İpin ucuna yine bir şey olmaz.
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.