Sayın Cumhurbaşkanı bu size üçüncü e-mektubum.
Nasıl bir ibret ile karşı karşıya olduğunuzu umarım idrak etmiş durumdasınız.
Bu sır ve ibretin bir parçası olarak iyilik adına bunu yapmak durumundayım.
Bu noktaya ülkeyi siz getirdiniz.
Bütün silahlar bize döndürülmüş. İçeride milyonlarca sığınmacı veya göçmen bu yurdun, ulusun, devletin ve
Hz. Ömer adalet yönünden o kadar haSsas davranı- yorduki; oğluna yaptığı had cezası ölümüne sebep oldu.Zeyd b. Eşlem 1 şöyle anlatıyor:
«Bir gece Hz. Ömer’in dolaştığını gördüm, arkasından gittim ve size arkadaşlık yapmama müsaade edermi-
siniz» dedim «evet» dedi. Medine’nin dışına çıktığımızda, uzaklarda bir ateş gördük «Belki orada bir
Filozoflar: Başkan bir ticaret pazarma benzer. Şayet önemli gıda madelerinin burada bulunduğunu herkes bilirse buraya akm ederler. Şayet mallar sürüm yapmayan bir cinste ise hiç kimse bu pazara doğru yol almaz. Pazarın önem kazanması başkanın adîl politikasına bağlıdır. Adalet olmayınca her tarafta emniyet kalkar, hattâ pazara bir mal geldiği zaman herkes zorluklarla karşı
karşıya kalır».Bazılan ise: «Halkın işleri ve yaptıkları, idarecilerin tutum ve davranışlarına bağlıdır» demişlerdir.Bir ülke ma’mur olarak niteleniyor ve halkı emniyet, rahat ve gıpta edilecek bir yaşayış seviyesinde ise, halkm bunda payı olmakla beraber başkanm akıllı davranışına ve güzel niyyetine apaçık bir delil değilmi?
...bireylik, ancak devlet varsa var olabilir. Denilebilir ki, temel işlevi oluşturan, devlettir. Çocuğu ataerkil bağımlılıktan, evin zorbalığından kurtaran devlettir; yurttaşı derebeycil, daha sonra da yerel kümelerden özgürleştiren, devlettir; işçiyi ve işvereni lonca eziciliğinden kurtaran odur. Etkinliğini aşırı şiddet kullanarak yapması, yalnızca yıkıcı olmakla yetindiği için bozulmuş olmasından dolayıdır. Görev ve yetkilerinin genişlemesini haklı kılan da budur. Görüldüğü gibi bu devlet anlayışı, onu yalnızca bastırıcı bir adalet uygulayıcılığıyla sınırlamamakla birlikte, bireycidir; ona, gizemsel olmadan, toplumsal yaşamın her alanında çok geniş kapsamlı bir işlev görme hakkını ve ödevini vermektedir.
Halkına zülüm ve işkence yapmayı gaye olarak güden başkanın halkmı Allah eksiltir, Afet ve belâlarla ölüm vak’alarmı içlerinden eksik etmez, Ticari hayatları sarsılır, afetler yüzünden ziraatçılar ektiklerini alamazlar. Sürü sahipleri günden güne kayıp verirler. Adalet üzerine hareket eden başkanın bu adîl tutumu bütün kitle içinde yayılır, bütün halk ölçülerini tam tutar, aralarındaki hak ve hukuka riayet ederler, adîl konulara sarılırlar. Artık bundan sonra eğri olan
şeyler aralarında yok olur ve hak olan şeyler aralarında belirir. Semadan rahmet eksik olmaz, yeryüzünde bereket çoğalır, ticaret gelişir, ekicilerin ürünlerinde bir bereket olur, böylece halkm gıda durumu gelişir. Filozof
ların bildirdiğine göre: «Bütün halk başkanm bozguncu hareketiyle bozulurlar, dürüst davranışıyle dürüst olur
lar.» Tabilerin 11 ileri gelenlerinden Süfyan Sevri12 Abbasî halifelerinden Mansur’un yanma vardığında Mansur:
«Sevri! uzun zamandanberi halkımı ve yardımcılarımı yoluma koyup itimat edecek kimseyi bulamadım», deyince Sevri! «Müminlerin başkam! Saydığınız şahısların deru- nunda büyük işlere ön-ayak olacak biri var. Şayet bu düzelirse hepsi düzelmiş olur.» der. Mansur: «Anlattığın ve tasvir ettiğin şahıs kimdir?.» deyince Sevri: «Bütün
halkm önderi ve başkanı olan Mansur’dur». der. Bunun üzerine Mansur:«Ah! bu zamana kadar uyanmadım. Kendimi bırakıp başkası ile uğraşmam neyime gerekirdi?» diyereiv kendi kendini azarlar.
Göz alıcı elbiseler giyerek ve en iyi yemekleri yiyerek nefsinizin arzulara uydu olmasına meydan vermeyiniz. Fakat her şeyde kanaatkar olunuz. Çünkü kanaatsız adalet olamaz.