''..Ama nasıl unutayım, yüreğinin vuruşunu duyduğumu...''
''İnsanların yakınlığında gizli bir sınır var, ne tutku aşabilir onu ne de delice sevmek.''
Reklam
"Yıkılmış yuvama kaldırıyorum kadehimi Kin , öfke dolu hayatıma Yalnızlığına ikimizin ve sana kaldırıyorum. Yalanına bana ihanet eden dudaklarımın Gözlerindeki ölü soğukluğuna Hayatın bu kadar acımasız , kaba oluşuna Ve kurtarmamasına bizi tanrının"
taş bir sözcük düşüp parçalandı. henüz yaşayan göğsümde. zararı yok ben zaten hazırdım. gelirim bunun da üstesinden. başımda işim çok bugün. belleği sonuna değin öldürmek gerek. taşlaşması gerek ruhun. ve yaşamayı yeniden öğrenmek. işte...yazın hışırdayan sıcak soluğu. bayram gibi sarıyor pencereyi. ben çoktan sezmiştim, bu aydınlık günü ve boş evi.
Göm beni, hey rüzgâr! göm beni Benimkiler gelmedi Üzerimde uçarı akşam Ve yumuşacık toprağın soluğu. Sencileyin özgürdüm, ama yaşamak istiyordum, yaşamak görüyor musun, hey rüzgâr! şu soğuk ölü bedenimi Ve ellerimi kavuşturacak kimsenin olmadığını. Bu kara yarayı Akşamın karanlığıyla ört Ve mavi sise söyle Benim için bir ilâhi söylesin. Böylece, yapayalnız erişeyim Son uykuma, rahatça Baharın büyük kamışlarının Söz ettiği, benim baharımın
Beyaz evini bırakacağım, sessiz bahçeni, Yaşam bomboş ve aydınlık olsun diye. Senin adına, senin adına söyleyeceğim Bir kadının hiçbir zaman söyleyemediği utkuyu. Ve sen hatırlayacaksın sevgili eşini Onun gözleri için yarattığın cennette, Ve ben çok ender bir malın kaçakçısıyım —Senin aşkını satıyorum ve şefkatini.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.