Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Biliyor musunuz? Siz ağrı nedir biliyor musunuz? Hiç ağrının şiddeti ile daldığınız, bir anlık rahata kavuştuğunuz oldu mu? Tutun ki benim yaşamım otuz yıllık bir ağrıdır. Çaresiz, korkunç, ilacı belki olan, belki olmayan. Bir sancıdır benim yaşamım. Ağrının maksimum noktasında acı duymaz insan, dalar, kendini koyverir ağrı gölünün içine,kimi bulur orda
"Bir anlık yaşamı kalmış kişinin artık gizleyecek bir şeyi yoktur."
Sayfa 7
Reklam
Hapishanede anlatılan hikayeler
“Hapishanede anlatılan her hikaye gibi bizimki de anlık bir kaçış olanağı sağlıyordu. Dinleyebilen dağı aşmayı başarıyordu. Okuduğumuz hikayede yalnızca olay dizisi, merak ögesi, diyalog değil, aynı zamanda doğal olan, dışarda uyanmakla ilgili, ama içerde olmayan her şey vardı. Bu penceresiz odada okunan hikaye dağları, sessizliği, dans etmeyi, hangi sokakta yürüyebileceğini seçmeyi, kişisel davranış özgürlüğünü ve onun ödülü olan gizdeşliği, ne zaman ne yiyeceğine karar verme hakkını, düşünmeden bir pencereyi açabilmeyi, bir trene binebilmeyi, yıkanabilmeyi, kimsenin ardında ne olduğunu göremediği kapıları hatırlatıyordu.”
Sayfa 25
Demem o ki, beni biraz anla… Öpüyorum bütün esmerliğinden, omuz çukurundan, alnının tam ortasından, kaderine teğet geçsin dudaklarım. Bir gün benimle de dans et istiyorum. Sadece sus ve dans et. Soru sorma, bırak bütün acemiliğimi ayaklarına basarak atlatayım. Sen öğret bana gereken bütün figürleri. Avuç içim avuç içinle birleşsin. Sonra öpeyim avuç içini, huzuru garantilerim, anlık da olsa… Beraber Niğde gazozu içelim seninle, ayaklarımızı uzatıp Küçük Prens’i okuyalım ne de olsa “İnsan üzgün olunca gün batımının tadına daha iyi varıyor.” Biz üzgün olmayalım ama. Berecebilirsem şayet, tırnaklarına oje sürmeyi öğret bana, uğur böcekleri konsun parmak uçlarına. Öyle süper güçlerim yok benim. Yorgun bir günün ardından ayaklarına masaj yapabilirim, sana bilmediğin hikayeler anlatırım,- inan bana hepsini uydururum- , sırf sen istiyorsun diye aptal bir diziye sabredebilirim yüz yirmi beş dakika, saçlarına fön çekebilirim, bigudilerini saçlarından seni incitmeden çözebilirim, sigaranı yakabilirim kirpiklerini tutuşturmadan… Falan filan işte… Neyse canımın içi, bitirmem gerek. Niçin bitirmem gerek onu da bilmiyorum. Sadece uzamasını istemedim. İstersen daha da uzatırım. Hatta sen bir kitap bile olabilirsin farkında olmadan… Kendine iyi bak, benim için. Eyvallah.”
"Biliyor musunuz? Siz ağrı nedir biliyor musunuz? - uzun geceler kıvranmadık hiç Hiç ağrının şiddeti ile daldığınız, bir anlık rahata kavuştuğunuz oldu mu? Tutun ki benim yaşamım otuz yıllık bir ağrıdır. Çaresiz, korkunç ilacı belki olan, belki olmayan... Bir sancıdır benim yaşamım. Ağrının maksimum noktasında acı duymaz insan, dalar, kendini koyverir ağrı gölünün içine, kimi bulur orda. Kim var orada? "
"- Hiç ağrının şiddeti ile daldığınız bir anlık rahata kavuştuğumuz oldu mu?"
Sayfa 86 - BeyanKitabı okudu
Reklam
Hiç ağrının şiddeti ile daldığınız, bir anlık rahata kavuştuğunuz oldu mu?
Bir anlık yaşamı kalmış kişinin artık gizleyecek bir şeyi yoktur.
Sayfa 7 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
56 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.