Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
varoluş
Search for: Arama.. Atatürk’ün Nutuk Adlı Eseri Atatürk Ansiklopedisi > Genel > Atatürk’ün Nutuk Adlı Eseri 31 Ara Atatürk’ün Nutuk Adlı Eseri PDF
RIZA NUR'UN GÖNÜLLÜ SÜRGÜNDEN TÜRKİYE'YE DÖNMESİ Mustafa Kemal'in ölümünden sonra 30.11. 1938'de deniz yolu ile Türkiye'ye döndüğünde rıhtımda Atsız ve eşi Bedriye Hanım karşılamış, yakın dostu ve meslektaşı Prof. Dr. Mazhar Osman Uzman’ın tahsis ettiği, Taksim'de Şehid Muhtar Caddesi'ndeki apartmanlardan
Reklam
ATSIZ-SABAHATTİN ALİ İLİŞKİLERİ Türk edebiyatının önemli isimlerinden Sabahattin Ali, önceleri dost olduğu Atsız'dan giderek uzaklaşmış, Ankara'da DTCF'de kümelenen Marksist öğretim üyelerinin dümen suyuna girmiştir. Hep Genç Kalacağım başlığıyla neşredilen mektuplarında düşünce dünyasındaki değişmelerin ve ahlaki yapısının izlerini
Bilindiği gibi Mustafa Kemal Paşa istiklal harbi yıllarında fevkalade dindar gözükmektedir. Ankara'ya ilk geldiklerinde, memleketin eşrafına hitaben bir konuşma yapmıştır. Konuşmasının bir yerinde, İstanbul'u işgal eden kuvvetlerin, Türkleri zalim olarak vasıflandırmasına itiraz etmekte ve şöyle demektedir: "Milletimize bu yakıştırmada bulunan muarızlar insaf etsinler de dünyanın en büyük ve Medeni milleti olduğunu iddia edenlerden, dini İslamı sureti resmiyede tanımayan, İslamları Pazar gününü tatil günü ve mübarek suretinde tanımaya mecbur eden ve İslamların özel günü olan Cuma gününü resmen tanımayan milletler' olduğunu unutmasınlar."( Nutuk, c.3 s. 1183) M. Kemal Paşa, yukarıdaki cümleleri İtilaf Devletlerinin, "Türkler, Müslüman olmayan unsurları eşitlik ve adalet düsturuna uyarak idare edemezler" demesi üzerine söylemiştir. Böyle bir iddianın Türklere "zalim" demek manasına geldiğini ve bunun sonucunda iftira olduğunu belirten M. Kemal, Osmanlıların hiç bir zaman idaresindeki gayri müslimlerin inan ve ibadetlerine karışmadıklarını örnekleriyle anlatmıştır. 5. Cilt
Sayfa 154Kitabı okudu
1. Ordunun kumandanı olarak Büyük Taaruza katılan, Yunan kuvvetlerini kovalayarak İzmir'e giren, İngilizlerin İstanbul'u bir türlü boşaltmaması üzerine kuvvetleriyle İstanbul'a girmek ve İngilizlerle savaşmak için can atan Nureddin Paşa için Atatürk'ün kullandığı ifade, "büyük zaferin şerefine en az iştirake hakkı olanlardan biri" şeklindedir. Atatürk, Nutuk'ta Nureddin Paşa'nın hiçbir hasenatından bahsetmemekte, sadece kendi gördüğü kusur ve hatalarını sayıp dökmektedir. 3. Cilt
AKÎKA(Yeni doğan çocuk için kesilen şükür kurbanı)
Yeni doğan çocuğun başındaki saça Arapça'da "akîka” denir. Çocuk için kesilecek şükür kurbanı genellikle doğumdan birkaç gün sonra kesildiği ve o gün çocuğun saçı tıraş edildiği için bu kurbana da "akîka” adı verilmiştir. Câhiliye döneminde Araplar, yeni doğan erkek çocuklarının saçını tıraş edip adına kurban keserler ve kurbanın kanını
Reklam
"Efendiler görüyorsunuz ki, Cumhuriyet ilanına karar vermek için Ankara'da bulunan bütün arkadaşlarımı davete ve onlarla müzakere ve münakaşaya asla lüzum ve ihtiyaç görmedim. Çünkü, onların zaten ve tabiaten benimle bu hususta hemfikir olduklarına şüphe etmiyordum. Halbuki o esnada Ankara'da bulunmayan bazı zevat, SELAHİYETLERİ OLMADIĞI HALDE, kendilerine haber verilmeden ve rey ve muvafakatleri alınmadan, Cumhuriyetin ilan edilmiş olmasını güvenip kızma ve ayrılma vesilesi saydılar". (Nutuk, s. 802-803) Ankara'da bulunmayan Rauf Bey, Ali Fuat ve Kâzım Paşalar tıpkı Ankara'da bulunan İsmet, Hâlid, Kemaleddin Sami ve Kâzım Paşalar ile Ali Fethi Bey gibi birer mebusturlar. İlk saydığımız üç kişi, Milli Mücadeleyi başlatan mühim simalardandır. Rauf Bey Başbakanlık yapmış, Kazım Karabekir Paşa M. Kemal Paşa Anadolu'ya geldiğinde büyük destek vermiş, Ali Fuat Paşa da ordu kumandanlığı ve TBMM ikinci reisliği yapmış kimsedir.
Sayfa 385Kitabı okudu
Kundera da dediyse başım üstüne :-))))
...Kundera'nın söylemiyle Niteliksiz Adam, "her an herhangi 1sayfasından açılıp 1ansiklopedi gibi okunabilecek" türde 1romandır. Nazi SS birliğinin organı olan Kara Kolordu'ya kalırsa da "aşırı entelektüel kütük'tür...
Atatürk bizzat kendisi, 1933'te söylediği Onuncu Yıl Nutku'nda Türkiye'nin bilim ve eğitim politikasının hedefini de tesbit etmiştir: Çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine çıkmak. Bu hedefe varış, hem bilimde hem de san'atta yücelmeyi gerektirirken, aynı zamanda halk kütlelerinin de bilgilendirilmesi, eleştirel düşünceyle tanıştırılması ve bağımsız bireyler olmalarının sağlanmasını zorunlu kılıyordu. Yedi küsur yıl süren Milli Eğitim Bakanlığı döneminde Hasan-Ali Yücel bu hedeflere varabilmek için, okulların müfredat programlarının ıslah edilmesini, yeni tür okulların açılmasını ve halka dönük tercüme ve ansiklopedi yayını gibi işlerle halkın bilgi ve görgü düzeyinin yükseltilmesini hedeflemiştir. Büyük bir fikir ve icraat adamı olan Hasan-Ali Yücel bu amaçlarına varamadan hem sağ hem de sol görüşlü kişiler ve politikacılar tarafından, bilerek veya bilmeyerek sabote edilmiş, onun bakanlıktan ayrılmasından sonra Türkiye'nin Atatürk ile başlayan aydınlanma hamlesi durmuştur. Türkiye 1 946 yılından beri adım adım uygar dünyanın dışına yürümüştür. Bu yürüyüş bugün artan bir hızla sürmekte ve ulusun ve ülkenin bulunduğu çevrenin emniyetini tehdit etmektedir.
Sayfa 480
13 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.