Küçükler, büyüklerin bir zamanlar çocuk olduğuna inanmakta zorlanır. Büyükler ise bir zamanlar çocuk olduklarını unuttuklarından, küçükleri anlamakta...
Çocukluk sedirlerle güzel erik çalmalarla top oynamalarla Kuş sesleriyle güzel kanla ve ölümle değil (...) Çocukta kan nasıl kötü çocuk ne bilsin kanı Neylesin çocuk Büyükler puşt! (...) Şimdi diz boyu hümanistiz amenna ve sadakanna da Bu patlayan bombaları patlatan puştlara Merhamet etmek de mi hümanizmaya dahil?
Reklam
Osmanlı döneminde çocuklar saygıyı, büyükler de çocukların gönlünü kırmamayı iyi başarıyorlardı. Bunun bir örneği; üç yaşındaki bir bebeğe dahi içeri giren büyüğü Allah'ın selamını verirdi. Bu hareket ileride çocukta muazzam bir özgüvene zemin hazırlayan inceliklerden sadece biridir.
“Neden” sorusu insanları”düşünmek” denen zahmetli ve korkutucu eyleme sevk ettiği için çocukların soruları aceleyle geçiştirilir. Üstelik kendileri de büyüklere karşı gelmekle, çok konuşmakla, yaramaz olmakla suçlanırlar.Soru sormayan çocuk akıllı uslu çocuktur. Toplum düzenini tehdit etmez be de olsa.
Sayfa 38
Tüm büyükler bir zamanlar çocuktu. Pek azı bunu hatırlayabilse de...
... Böyle olduğunda onlara boa yılanlarından, bakir ormanlardan, yıldızlardan bahsetmemin bir anlamı olmadığını anlar ve onlarla anladıkları dilden konuşmaya başlardım. Köprüler, golf, politika, kravatlar filan. Karşımdaki büyükler de, benim gibi mantıklı konuşan bir adamla tanışmış olmaktan büyük bir memnuniyet duyardı.
İstiklal'de bir minik kız, beyaz montu kan kan Beyaz montlu bir kuş, İstiklal'de her yeri kan Kuşun kanla ne işi olur, kanın montta işi ne Çocukta kan nasıl kötü, çocuk ne bilsin kanı Neylesin çocuk Büyükler puşt!
Reklam
106 öğeden 31 ile 40 arasındakiler gösteriliyor.