Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İslâmiyet milliyeti denilen mazi derelerinde ve hâl sahralarında ve istikbal dağlarında hayme-nişin olan ve Salahaddin-i Eyyubî ve Celaleddin-i Harzemşah ve Sultan Selim ve Barbaros Hayreddin ve Rüstem-i Zâl gibi ecdadlarınızdan emsalleri gibi dâhî kahramanlar ile bir çadırda oturan bir aile gibi herkesi başkasının haysiyet ve şerefiyle şereflendiren ve hayat-ı ulviyenin enmuzeci olan İslâmiyet milliyeti size emr-i kat'î ile emrediyor ki: Tâ her biriniz umum İslâmın ma'kes-i hayatı ve hâmi-i saadeti ve umum millet-i İslâmın ferdî bir misal-i müşahhası olunuz. Zira maksadın büyümesiyle himmet de büyür. Ve hamiyet-i İslâmiyenin galeyanı ile ahlâk da tekemmül ve teâli eder. Divan-ı Harb-i Örfî
Sayfa 49 - RnkKitabı okuyor
İngilize’deki "pain" kelimesiyle, Fransızca'daki "pain" kelimesini düşündü. Biri "acı”, diğeri "ekmek" demekti. Barbaros bunu sıradan bir tesadüf olarak değerlendirmeyecek kadar sarhoş ve yalnızdı. Acı, insanın hayat tarlasında biçtiği buğdaylardan pişirdiği ekmekti.
Reklam
Okuduğu kitaplar iç içe geçince keyif alanlar :)
Diğer olaylar ne olursa olsun Barbaros Hayreddin Orta Avrupalılarla mücadelesini kesin olarak kazanmış böylelikle de, Süleyman'ı Akdeniz'in herkes tarafından tanınan hâkimi konumuna ulaştırmıştı. Bir süre sonra Migurel de Cervantez, zamanının zırhlı Conquistadorlarını Don Quichote'un ölmez şahsiyetlerinde hicvederken, şu satırları yazmıştır "Bütün dünya, Türklerin denizlerde yenilmezligine ikna olmuştu."
Tıpkı Barbaros Hayrettin Paşa gibi denizcilik dünyasında önemli bir figür, Turgutca diye anılan Turgut Reis' tir.
Sayfa 196 - Kronik yayınlarıKitabı okudu
Yüzlerini göremiyordum. Sol baştan itibaren; Aybüke, Süleyman, Alican, Zülküf, Barbaros,Hasan,Timur ve Murathan şeklinde dizildiklerini görebiliyordum sadece. Bir eksikle...
Osmanlı İmparatorluğu
Kaptan-ı Derya Barbaros Hayreddin'in yardımıyla (Avrupalılar onu "Kızıl Sakal" olarak tanırlar) Süleyman, Doğu Akdeniz'e hakim oldu. 16. yüzyılın ortalarına doğru Osmanlılar Kuzey Afrika'da Cezayir'e dek uzanmışlardı. Ortadoğu ve Doğu Afrika'nın büyük bölümüne hakimdiler (1.6 milyon kilometrekarelik bir bölge). Dünyanın en güçlü ve en büyük imparatorluğuydu bu.
Reklam
1533'te, bütün deniz güçlerini V. Karl'a karşı birleştirme çabasıyla, Cezayir beylerbeyiliği kurularak Barbaros Hayrettin'e verilmiştir. Barbaros, kapudan-ı derya unvanıyla, kendi fethettiği Cezayir'le Akdeniz kıyı ve adalarındaki on üç sancağı kendi yönetiminde birleştirmiştir. 1590'dan sonra genişlikleri sınırlandırılan beylerbeyilikler, o zamandan başlayarak "eyalet" diye adlandırılmıştır.
Sayfa 107 - PdfKitabı okudu
Barbaros ve metenin konusmaları >> tüm kitap
" + Yirmi kağıdımı alayımkine. - Ne yapacaksın lan yirmi lirayı ? İndirim talep ediyorumkine . + Reddediyorumkine.
“Sanki her gün aynıymış gibi. Dün bu saatlerde de buralardaydık. İnsanın kapalı ya da açık havada yaşaması hiçbir şey değiştirmiyor. Evde de aynı, dışarıda da aynı. Evindeyken, her gün aynı saatlerde televizyondaki kanalları karıştırıyorsun, sokaktayken de her gün aynı saatlerde çöpleri karıştırıyorsun. Hiçbir fark yok. Hayat tek hoparlörü çalışan bir müzik seti gibi. Müziğin sadece bir bölümünü duyuyoruz. Diğer hoparlörden ne çıktığınıysa kimse bilmiyor. Hayat her anlamda monoton.” Barbaros, bir haftadır tıraş olmuyordu. Parmakları yanaklarında ve çenesinin altında gezdi.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.