Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ömer Seyfettin niçin devre dışı bırakıldı peki? Çünkü Ömer Seyfettin bu toplumun ruh köklerinden besleniyordu. Ama yapılan yolculuk, laikleşme / modernleşme veya Batılılaşma yolculuğu, bu toplumun ruh köklerini kurutma yol culuğuydu. O yüzden bir şekilde Meşrutiyet dönemindeki birikimle ve ruhla roman yazıldı. İşte Türk edebiyatı yazıldı, tarıhı yazıldı.
Sayfa 118 - İnsan yayınlarıKitabı okudu
Toprak’ın ifadesiyle Cumhuriyet tarafından Batılılaşma projesi kapsamında ulusal bilinç yaratmak için “yapılmak istenen şey unutkan bir toplum yaratmaktır.”18 Kemalist elitler bir taraftan İslamiyet öncesi Türk tarihini reddedilmek istenen MüslümanOsmanlı tarihinin yerine ikame etmek isterken bir taraftan da Batılılaşma çabaları doğrultusunda bir söylem geliştirmeye çalışıyordu.19 Bu noktadan hareketle muhalif seslerin bastırılması ve siyasi iktidarın pekiştirilmesini müteakiben 1930’lu yıllar tüm resmî-sivil aygıtların Tek-Parti iktidarının patronajında mobilize edildiği bir seferberliğe sahne olur. Yürütülen projenin “mecelle”si ise Atatürk başta olmak üzere tüm öncülerin altını çizdiği gibi CHF parti programı ve onun ideolojik hatlarını belirleyen Altı Ok’tur. Kültürel dönüşümü hedefleyen bir Batılılaşma projesi niteliğindeki bu seferberlikte en çok yararlılık göstermeleri beklenen kurumlar ise sanat ve edebiyattır.
Reklam
Türk edebiyatı, Asya steplerinde dilden dile dolaşan kam manilerinden Altayların eteklerinde söylenen destanlara, Timurlu saraylarındaki divanlardan Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde kaleme alınan mesnevilere kadar uzanan büyük yolculuğunda din adamlarına yönelik müstehzi bir imada bulunmak şöyle dursun, en ufak bir saygısızlık göstermemiştir. Aksine din bilginlerine; yol gösterici, aksakallı, gök sakallı, bilge, derviş, ulu, ata gibi sıfatları layık görmüştür. Ne yazık ki Tanzimat'la beraber aydınlara iyice sirayet eden Batılılaşma temayülünün, geleneksel dünyaya ait kurban etmek istediği ilk figür din adamı olacaktı. Henüz katı pozitivist görüşlerin, temel dinî fikirlere cepheden savaş açamayacağı bu geçiş döneminde din görevlilerinin hedef seçilmesi manidardır. Bu entelektüel cinayetler ilerleyen yıllarda roman, öykü ve sinema gibi sanat alanlarında insafsızca tekrar edilecekti.
Sayfa 68 - Emin Gürdamur
NuriPakdil: "Her ülke edebiyatının, kendi içinde, uzun sürede oluşturduğu tipler vardır. Tanıdığınız okuduğunuz kadarıyla Türk Edebiyatından nasıl bir Türk tipi çıkarabiliyorsunuz?" Anna Masala: "Türk edebiyatından, divan edebiyatı, tekke edwbiyatı, halk edebiyatı ayrımı yapmaksızın bir türk tipi çıkıyor ortaya. Adeta üç yüzlü bir aynadan yansıyan tek bir görüntü gibi. Türk insanı beliriyor hemen. Bu Türk insanı, Nasreddin Hoca kadar filozof, Kerem gibi aşık, Fuzûli gibi derin, Yunus Emre gibi mistik, Köroğlu gibi dertlidir. Bana göre Türk öyle." Nuri Pakdil: "Acaba aynı kaldı mı Türk tipi? Batılılaşma süreci içindeki edebiyatımızda? Yani bozulmadı mı?" Anna Masala: "Yaşıyor Türk tipi gene. Ama görünmüyor. Bir şey örtüldü o Türk tipinin üzerine."
Ömer Seyfettin niçin devre dışı bırakıldı peki? Çünkü Ömer Seyfettin bu toplumun ruh köklerinden besleniyordu. Ama yapılan yolculuk, laikleşme/modernleşme veya Batılılaşma yolculuğu, bu toplumun ruh köklerini kurutma yolculuğuydu. O yüzden bir şekilde Meşrutiyet dönemindeki birikimle ve ruhla roman yazıldı. İşte Türk edebiyatı yazıldı, tarihi yazıldı. Türk tarihinde Köprülü gibi tipler çıktı. Tip diyorum, arkası gelmedi çünkü. Osmanlı'nın son mirasıydı. Orada devasa bir yüzleşme ve hesaplaşma var. Osmanlı'nın Meşrutiyet dönemindeki münevverin yaptığı şey, o kapsamlı, çok yönlü yüzleşme ve hesaplaşma çabası çok önemli: Hem kendisiyle yüzleşiyor, geriye doğru bir yüzleşme gerçekleştiriyor hem de Batı'yla yüzleşiyor, kendi dışındaki dünyayla yüzleşiyor.
"Her şey imkan dahilindedir, herkes haklıdır." [Fontenelle, 1700'ler]
Sayfa 445Kitabı okudu
Reklam
"Vahdet-i zâtına aklımca şehâdet lazım." [Şinasi, 1850'ler]
Sayfa 318Kitabı okudu
"Bilgelik mertebesine ulaşamayan kişi daima hata eder." [Aristo]
Türklük
Türk millî şuurunun varlığına ait bazı işaretler, ilk Osmanlı döneminde ve bilhassa Sultan II. Murad (1421-1451) zamanında görülmektedir. İlk Türk tarihine ait hikâyeler, resmî Osmanlı tarihlerine girmiş, efsanevî Oğuz Han Destanı’nda belirtilen hanedan halkası onun bir parçası olmuştu. Daha önceleri bile XIV. yüzyılda Anadolu şairleri arasında
Edebiyatımızda Dergiler “Cumhuriyet'in kuruluşundan bu yana ülkemizde çıkmış sanat edebiyat dergilerinin sayısı 300'ü bulmakta. Ancak bunların arasında gerçek anlamda dergi niteliğini taşıyanların, küçük bir çevre için de olsa, belli bir etkinlik düzeyi tutturmuş olanların sayısının 100-150 dolaylarında olduğu söylenebilir. Kimisi Varlık gibi
Sayfa 68 - YKYKitabı okudu
11 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.