Bir Aslanın Hayatından Pasajlar (Aslanlaşma)
-Herkes dikildi, On ayak parmağının ucunda, çılgınca bir hayretle. PİSKOPOS HALL, HİCİVLER Ben büyük bir adamım -daha doğrusu öyleydim-; ancak ne Junius'un yazarıyım, ne de maskeli adamım; çünkü benim adım, öyle inanıyorum ki, Robert Jones'tur ve Fum-Fudge şehrinde bir yerlerde doğdum. Yaşamımın ilk eylemi iki elimle birden burnumu
Eskiden gergedan kaynayan bu bölgede (Kilimanjaro), yalnızca kısa bir an için ve tek bir gergedan görme şansına ulaşıp düşündüm: Acaba o gergedan kendi dünyasında her şeyin pek de yolunda gitmediğinin farkında mıdır? İnsanoğlu bir milyon yıl kadar bir süreden beri bu gezegenin üzerinde ve bu süre içinde yaşamını tehdit eden pek çok şeyle karşılaştı: kıtlık, veba, savaş, AIDS. Gergedanlarsa kırk milyon yıldır burada ve tek bir tehdit onları yok olma sınırına getirdi: İnsanoğlu. Dünyanın kalan kısmına zrar veren tek tür biz değiliz, ama artımız olarak belirtilmesi gereken bir nokta var. Davranışlarının yol açtığı sonuçların farkına varan ve bunun için bir şeyler yapmaya çalışan tek tür de biziz. Kostümü yeniden rahat bir yürüme konumuna getirip gözlerimi kısarak, sallanan plastik boynuzun üstünden önümü görmeye çalışırken, ama gene de diye düşündüm, bunun için yaptıklarımız biraz tuhaf. Esquire Mart 1995
Sayfa 157
Reklam
Romadaki Musa heykeli, usta elinden çıkan, gerçekten yürüyecek iş hissi veren bir heykeldi. Ama dikkatimi çeken tuhaf bir özelliğe sahipti. Michelangelo, peygamberin başına iki boynuz yerleştirmiş. Boynuzun şeytana ait bir simge olduğu bilindiğinden, Musa 'nın başındaki boynuzlara anlam verememiş işin aslını öğrenmeye çalışmıştım. Meğer Tevrat' ı İbranice'den Latince'ye ilk kez çeviren adam, bir kelimede büyük bir yanlışlık yapmış. İbranice'de "güneş ışını" ile "boynuz" kelimeleri birbirine çok benziyormuş. Çevirmen iki kelimeyi birbirine karıştırarak "başında güneş ışınıyla yürüyen Musa" yerine "başında boynuzlarla yürüyen Musa" demiş. Zavallı heykelci de bu çeviri yanlışlığın mı kurban gitmiş demeli, yoksa koskoca peygambere yapılan muameleye mi üzülmeli, bilemiyorum.
Sayfa 101 - Doğan KitapKitabı okudu
ŞAİR -- Beni bir yalanla çıldırtacağına, hakiki şekline gir, boynuzlu şeytan!
Üstadın bir bufalosu vardı. Hayvanın boynuzları o kadar genişti ki, iki boynuzun arasına oturmayı becerebilse tahtta oturuyormuş gibi olacağını düşünürdü. Bir gün, hayvanın dalgın olduğu bir sırada boynuzların arasına tırmandı ve tam da düşündüğünü yaptı. Ancak bufalo hemen ayaklarını havaya kaldırdı ve adamı üstünden attı. Adamın karısı bunu gördüğünde ağlamaya başladı. "Ağlama,' dedi üstat kendine gelir gelmez. Acı çekmiş olabilirim ama aynı zamanda hayalimi gerçekleştirdim.'"
Geri118
186 öğeden 181 ile 186 arasındakiler gösteriliyor.