Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
TİK TAK Bir saatin tik tak sesleri değil bunlar…  Tik tak… tik tak Bir “imdat!” çığlığı yükseliyor köşede. Bir tane daha… sonra biri: “sanki tek kişisin, yeter bağırdığın” diye geçirdi içinden.  Tik tak… tik tak Bir “imdat!” çığlığı daha. Evet herhangi bir köşe başında tecavüze uğrayan herhangi kadınlardan birinin imdat çığlıkları bunlar.  Tik
“Gazi, Dikmen sırtlarında dinleniyor. 12 şubat 1921.” Gözlerimin hizasına asılmış fotoğrafın altında böyle yazıyordu: Gazi dinleniyor... Ama dinlenmiyordu. Atatürk’ün yüzlerce fotoğrafını görmüştüm. Bu fotoğrafta, dinlenen bir adam yoktu. Böyle bir adam görmüyordum. Ben bu fotoğrafta, bizden bıktığı için gözlerini kapatan birini görüyordum. Hepimizden, her şeyden bıktığı için bize bakmaktan vazgeçmiş birini görüyordum. Kurtarmak istediği insanların gerçekte bir sahtekârlar sürüsü olduğunu, onca çabasının hiçbir şeye değmeyeceğini düşünen bir adam görüyordum.
Sayfa 3
Reklam
"Gazi, Dikmen sırtlarında dinleniyor. 12 Şubat 1921." Gözlerimin hizasına asılmış fotoğrafın altında böyle yazıyordu: Gazi dinleniyor... Ama dinlenmiyordu. Atatürk'ün yüzlerce fotoğrafını görmüştüm. Bu fotoğrafta, dinlenen bir adam yoktu. Böyle bir adam görmüyordum. Ben bu fotoğrafta, bizden bıktığı için gözlerini kapatan birini görüyordum. Hepimizden, her şeyden bıktığı için bize bakmaktan vazgeçmiş birini görüyordum. Kurtarmak istediği insanların gerçekte bir sahtekârlar sürüsü olduğunu, onca çabasının hiçbir şeye değmeyeceğini düşünen bir adam görüyordum. Her şeyi bırakmak, her şeyden vazgeçmek, her şeyi siktir etmek isteyen bir adam. Hatta belki de hayatında ilk kez ölmeyi düşünen bir adam. Ölüp yok olmayı, kara karışmayı. Ölerek donmayı ya da donarak ölmeyi bekleyen bir adam görüyordum. Fark etmez, diye düşünen bir adam. Hiç fark etmez. Tek bir insan sesi daha duymak istemeyen, tek bir insan yüzüne daha katlanacak gücü olmayan bir adam. Bu yüzden kapalıydı gözleri. Üşüdüğünden değil, duymamak için örtmüştü kulaklarını. Evet, kesinlikle böyle olmalıydı. Gözlerimi ve kulaklarımı kapadım diyordu. Artık istediğiniz kadar ihanet edebilirsiniz. Sizi görmüyor ve duymuyorum. Umurumda değilsiniz!
Sayfa 15 - Doğan KitapKitabı okudu
Gazi dinleniyor... Ama dinlenmiyordu. Atatürk’ün yüzlerce fotoğrafını görmüştüm. Bu fotoğrafta, dinlenen bir adam yoktu. Böyle bir adam görmüyordum. Ben bu fotoğrafta, bizden bıktığı için gözlerini kapatan birini görüyordum. Hepimizden, her şeyden bıktığı için bize bakmaktan vazgeçmiş birini görüyordum. Kurtarmak istediği insan ların gerçekte bir sahtekârlar sürüsü olduğunu, onca çabasının hiçbir şeye değmeyeceğini düşünen bir adam görüyordum. Her şeyi bırakmak, her şeyden vazgeçmek, her şeyi siktir etmek isteyen bir adam. Hatta belki de hayatında ilk kez ölmeyi düşünen bir adam. Ölüp yok olmayı, kara karışmayı. Ölerek donmayı ya da donarak ölmeyi bekleyen bir adam görüyordum. Fark etmez, diye düşünen bir adam. Hiç fark etmez. Tek bir insan sesi daha duymak istemeyen, tek bir insan yüzüne daha katlanacak gücü olmayan bir adam. Bu yüzden kapalıydı gözleri. Üşüdüğünden değil, duymamak için örtmüştü kulaklarını. Evet, kesinlikle böyle olmalıydı. Gözlerimi ve kulaklarımı kapadım, diyordu. Artık istediğiniz kadar ihanet edebilirsiniz. Sizi görmüyor ve duymuyorum. Umurumda değilsiniz!
“Gazi, Dikmen sırtlarında dinleniyor. 12 şubat 1921.” Gözlerimin hizasına asılmış fotoğrafın altında böyle yazıyordu: Gazi dinleniyor... Ama dinlenmiyordu. Atatürk’ün yüzlerce fotoğrafını görmüştüm. Bu fotoğrafta, dinlenen bir adam yoktu. Böyle bir adam görmüyordum. Ben bu fotoğrafta, bizden bıktığı için gözlerini kapatan birini görüyordum. Hepimizden, her şeyden bıktığı için bize bakmaktan vazgeçmiş birini görüyordum. Kurtarmak istediği insanların gerçekte bir sahtekârlar sürüsü olduğunu, onca çabasının hiçbir şeye değmeyeceğini düşünen bir adam görüyordum. Her şeyi bırakmak, her şeyden vazgeçmek, her şeyi siktir etmek isteyen bir adam. Hatta belki de hayatında ilk kez ölmeyi düşünen bir adam. Ölüp yok olmayı, kara karışmayı. Ölerek donmayı ya da donarak ölmeyi bekleyen bir adam görüyordum. Fark etmez, diye düşünen bir adam. Hiç fark etmez. Tek bir insan sesi daha duymak istemeyen, tek bir insan yüzüne daha katlanacak gücü olmayan bir adam. Bu yüzden kapalıydı gözleri. Üşüdüğünden değil, duymamak için örtmüştü kulaklarını. Evet, kesinlikle böyle olmalıydı. Gözlerimi ve kulaklarımı kapadım, diyordu. Artık istediğiniz kadar ihanet edebilirsiniz. Sizi görmüyor ve duymuyorum. Umurumda değilsiniz!
“Zarfı yeniden kolinin içine koyarak kapamadan bir an tereddütle durdum ve gülümseyen fotoğrafına daldım.Gülüşü bulaşıcıydı sanki.Karamel rengi,gözlerini aydınlatıyor,kenarlarını hafifçe kırıştırıyordu.Bana,şifonyerinin üzerindeki babasının fotoğrafını hatırlatıyordu.Bakışlarımı çevirmek zorunda kaldım.Böyle yaparak kendime işkende ettiğimin farkındaydım.O gitmişti.Beni burada TERK ETMİŞTİ.”
Sayfa 539
Reklam
Geçenlerde, vahşi aslan sürüsü tarafından yakalanmış bir ceylanın tam boynundan dişlenirken çekilmiş bir fotoğrafını gördüm. Yapacak hiçbir şey olmadığının farkında olan zavallı ceylan, bu esnada hiç istifini bozmadan dimdik ileri bakıyor ve kaçınılmaz kaderine gururla teslim oluyor. Uzun zamandır ben de vahşi bir şeyler tarafından sürekli dişleniyormuş gibi hissediyorum. Buna rağmen o ceylan gibi soğukkanlılığımı kaybetmiyorum. Başımı öne eğmiyor, hiçbir şey bana değmiyormuş gibi bekliyorum Osman.
Sayfa 29 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Gözlerimin hizasına asılmış fotoğrafın altında böyle yazıyordu: Gazi dinleniyor... Ama dinlenmiyordu. Atatürk'ün yüzlerce fotoğrafını görmüştüm. Bu fotoğrafta, dinlenen bir adam yoktu. Böyle bir adam görmüyordum. Ben bu fotografta, bizden bıktığı için gözlerini kapatan birini görüyordum. Hepimizden, her şeyden bıktığı için bize bakmaktan vazgeçmis birini görüyordum. Kurtarmak istediği insanların gerçekte bir sahtekârlar sürüsü olduğunu, onca cabasının hiçbir şeye değmeyeceğini düşünen bir adam görüyordum. Her şeyi bırakmak, her şeyden vazgeçmek, her şeyi siktir etmek isteyen bir adam. Hatta belki de hayatında ilk kez ölmeyi düşünen bir adam. Ölüp yok olmaya, kara karışmaya.. Ölerek donmaya: ya da donarak ölmeyi bekleyen bir adam görüyordum. Fark etmez, diye düşünen bir adam. Hiç fark etmez. Tek bir insan sesi daha duymak istemeyen, tek bir insan yüzüne daha katlanacak gücü olmayan bir adam. Bu yüzden kapalıydı gözleri. Üşüdüğünden değil, duymamak için örtmüştü kulaklarını. Evet, kesinlikle böyle olmalıydı. Gözlerimi ve kulaklarımı kapadım, diyordu. Artık istediğiniz kadar ihanet edebilirsiniz Sizi görmüyor ve duymuyorum. Umurumda değilsiniz!.
''Geçenlerde, vahşi aslan sürüsü tarafından yakalanmış bir ceylanın tam boynundan dişlenirken çekilmiş bir fotoğrafını gördüm. Yapacak hiçbir şey olmadığının farkında olan zavallı ceylan, bu esnada hiç istifini bozmadan dimdik ileri bakıyor ve kaçınılmaz kaderine gururla teslim oluyor. Uzun zamandır ben de vahşi bir şeyler tarafından sürekli dişleniyormuş gibi hissediyorum. Buna rağmen o ceylan gibi soğukkanlılığımı kaybetmiyorum. Başımı öne eğmiyor, hiçbir şey bana değmiyormuş gibi bekliyorum Osman.''
“Atatürk’ün yüzlerce fotoğrafını görmüştüm. Bu fotoğrafta, dinlenen bir adam yoktu. Böyle bir adam görmüyordum. Ben bu fotoğrafta, bizden bıktığı için gözlerini kapatan birini görüyordum. Hepimizden, her şeyden bıktığı için bize bakmaktan vazgeçmiş birini görüyordum. Kurtarmak istediği insanların gerçekte bir sahtekârlar sürüsü olduğunu, onca çabasının hiçbir şeye değmeyeceğini düşünen bir adam görüyordum.”
46 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.