Şu an Paris'te bulunan, Kanuni at üstünde isimli bir başka resim, kesin olmamakla birlikte Nakkaş Osman'a atfedilir. Tarih kitaplarında da çokça gördüğümüz, sultanın son seferi olan Zigetvar'ı anlatan metinlerde kullanılan resim; budur. Bu seferde sultan, kimi zaman Sokollu Mehmet Paşa'ya dayanarak destek almaktadır. Sultanların kendi köşelerine çekilmeyip, ömürlerinin son demlerine kadar mücadele etmeleri, dikkate şayandır. Sultan, Zigetvar'dadır. Seferden sefere koşan bir ömrün nihayetinde sultanın bedeni yorgun düşer. Halkına göre; 'muteber, devlet misali başkaca nesne yoktur.' Ancak o, nasip olunmuş bir nefes sıhhati, bütün erklerin üstünde tutar. Ruhunu teslim edeceğini anlayınca, bir hattı hümâyün yazar. Seferin seyrini Sokollu'ya, devletin istikbalini oğlu Selim'e emanet eder. Sultan Süleyman, ebedi âleme göç yolunda son demlerini yaşarken dahi bir fethin izlerini bırakmıştır. Çünkü kul nasıl yaşarsa, o hal üzere teslim eder ruhunu. Siyasi ve askeri dehası, Osmanlı'yı bir cihan devleti haline getirmiştir. 46 yıllık destanı, Süleymannâmelere sığmayan, tablo izlerinde dahi görkemi parmak ısırtan bir koca hükümranlıktır. İzleri, zafernâmeleri, dünyanın dört bir yerinde; kabri, Süleymaniye'nin kalbindedir.
YARIDA KALAN EDEBİYAT TARİHİ Atsız'ın dil, tarih ve edebiyat çalışmaları iç içe geçmiştir. Daha 1933-1934 yıllarında Orhun dergisinde yayımlamaya başladığı Köktürk ve Uygur dönemlerine ait metinlerin aktarmaları, aynı zamanda edebiyat tarihini de ilgilendirmektedir. Bitirme tezine dayanan ve yine Orhun dergisinde yayımlanan Edirneli
Reklam
NEOLITIK ÇAĞ Neolitik terimi eski Yunanca “Neos-yeni” ve “Lithos-Taş” sözcüklerinin birleştirilmesi ile oluşturulmuştur. Bu Çağ insanının bitki yetiştirip hayvanları evcilleştirmesi ile başlar. Tarım da bıçağı da başlamıştır. İnsanlar yaşam koşullarının denetleyebildikleri için göç etme ihtiyacı duymamıştır. Bunun sonucunda kent yaşamı başlamıştır. Yiyecek fazlasının iki önemli sonucu olmuştur. Tahıl bir ticaret malı olmuştur. Çiftçi topluluğu fazla tahıllı üretemedikleri şeylerle takas etmiş, karşılığında kıymetli Taşlar ve madenler almıştır. İkinci olarak tarımda üretim fazlalığı iş bölümüne olanaklı kılmıştır. Bu durum topluluğun bazı üyelerini yiyecek üretme zorunluluğundan kurtarmıştır. Sanatçılar ve sanatçılar ilgilerini kilden kaplar yapma, kumaş dokuma veya tarım için yeni aletler yapmaya yöneltmiştir. Neolitik Çağ çiftçileri işlerinde kullanmak üzere boğa ve at gibi büyük ve güçlü hayvanları evcilleştirmiştir
Uygur Göç Destanı
"-İşte yabancılarla evlenip, ülkesini yabancıların aklına teslim edenlerin sonu budur! Eski düşmandan dost ve akraba olmaz! Memleketin küçük bir taşını dahi yabancılara vermemek gerekir! Bir taşını gitmesi bile felâketlere neden olur! Vatanın bir çakılını dahi küçük görmemek gerekir!.."
Sayfa 59 - Akçağ YayınlarıKitabı okudu
Sultan Süleyman, ebedi âleme göç yolunda son demlerini yaşarken dahi bir fethin izlerini bırakmıştır. Çünkü kul nasıl yaşarsa, o hal üzere teslim eder ruhunu. Siyasi ve askeri dehası, Osmanlı'yı bir cihan devleti haline getirmiştir. 46 yıllık destanı, Süleymannâmelere sığmayan, tablo izlerinde dahi görkemi parmak ısırtan bir koca hükümranlıktır. İzleri, zafernâmeleri, dünyanın dört bir yerinde; kabri, Süleymaniye'nin kalbindedir.
“Bu vatan erkeklerin değil ki efendim. Mutlaka benim de payıma düşen bir görev vardır. Kağnı süremem ama hastabakıcılık yapabilirim, asker için dikiş dikebilirim, kimsesiz çocuklara bakabilirim…” Y. Kadri heyecanlandı. Bu yepyeni bir sesti. Sessizce kapnıları yeden kavruk köylülere, konuşa konuşa yürüyen doktorlara, eczacılara, subaylara, kocalarını yalnız bırakmamak için göç yoluna düşmüş şehirli kadınlara baktı, deniz okulu öğrencilerini, İneboluluları düşündü, içi dolup taştı:: “Bir romanda yaşadığımı düşünüyordum. Yanılmışım. Böyle roman olur mu? Bağımsızlığı ve özgürlüğü için mücadele eden bir halkın destanı bu.”
Reklam
79 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.