Abartıcı bir kişi olarak tanınan hattat İzzet Efendi bir dostuna:
“Dün gece sabaha kadar oturdum, bir Kur'an yazıp bitirdim,” demiş.
Az sonra dostu söze girmiş:
“Geçen Ramazan'da Kandilli'ye, bir iftar yemeğine gidiyordum. Boğaziçi'nde öyle bir fırtına çıktı ki… Dalgalar bindiğim kayığı sahildeki minarelerin şerefelerine kadar çıkardı. Kayık dalgalar arasında sallanırken iftar oldu, toplar atıldı. Ben de sigaramı kandillerden yakıp orucumu bozdum.”
Mustafa İzzet Efendi bağırmış:
“Yalan!”
“Yalan ise, senin dün gece yazdığın Kur'an-ı Kerim çarpsın.”
Kalamış
Münir Nurettin Selçuk’un aziz hatırasına…
Kalbim ömrünü nihayete vardıracak kadar huzursuz bir halde atarken ve ay göz alıcı parlaklığıyla karanlık ruhları aydınlatırken taşlı sokakta yürüdüm. Topuklardan gelen tıkırtılar, cırcır böceklerinin sesleriyle raks ediyordu. Perdesi örtük evlerden yayılan sarı sıcak renkler, kurumaya yüz
Sabır Taşı
ilk gün kendi kendime dedim ki
onu artık bir daha görmeyeceğim
ikinci gün yine aynı şeyleri
lakin üzüntü ve tereddütle söyledim
üçüncü gün de geçti ama
Kızıl günün alevi çoktan sönüp
Felç olmuşken güneşin süzülüşü,
Siyah kadifeye sarınır deniz,
Beyaz kakımla süslü.
Kırıştıkça kırışır gece kıyafeti
Yarı yarıya düşte gibi;
On basit balıkçı kayığı,
Aşık ve mahçup, tutarlar eteğini.
Saraydan kaçmak istermiş harem ağaları. Bir gece bir sandala doluşmuşlar. Küreklere asılıp ha babam kürek çekmişler. Saatler ilerlemiş, padişah uyanmış, bir de bakmış ki kıyıda birileri.Harem ağaları kürek çekiyorlar, çekiyorlar ama kayığı çözmeyi unutmuşlar.
Kayığı çözdüm mü ben?
Âkif musikiye de meraklıdır. Bir ara müzik aleti çalmayı denemiştir. Bu nedenle yakın arkadaşı Neyzen Tevfik'ten ney dersleri almıştır. Ancak pek de başarılı olamamıştır. Ney çalma konusundaki başarısızlığını, "Heyhat! Söndü şevkim, şevkimle ben de söndüm" / "Hanlarda sürte sürte Âşık Garib'e döndüm" dizeleriyle itiraf etmiştir. Âkif, Neyzen Tevfik'le birlikte birçok geceler sazlı sözlü, musiki sohbetlerinde sabahlamıştır. Örneğin Akif'in de katıldığı bir sazlı sözlü musiki gecesinin sabahında olup bitenleri Salahaddin Bey şöyle anlatmıştır: "O gece sabaha kadar öyle bir âlem ettik ki, yalnız biz değil Boğaziçi'nin bütün civar halkı ayakta idi. Sabahleyin biraz istirahat ettikten sonra büyük bir balıkçı kayığı bulduk. Ehramları yaydık. Kayığa sıralandık. Akif küreklere geçti. Biraz açıldık. Neyzen Tevfik neyini denize batırıp çıkardıktan sonra üflemeye başladı. Arkasından Bursalı Hafız gazele başladı..." Aradan yıllar geçmiş ama Âkif o geceyi unutamamıştır. Salahaddin Bey, Akif hastalandığında onu ziyarete gittiğinde Akif derhal o geceyi hatırlayıp şöyle demiştir: "O geceki âlem ne idi? O ne günlerdi!"