Bir kadına asla anlaşılması zor bir sözcük söylenmemelidir.
Bu söyleneni düşünecek ve muhtemelen yanlış sonuçlara varacaktır.
Gizemli hayaller onu mahveder. Dikkatsiz bir sözcüğün neden olduğu şaşkınlık çarpıp geçtiği her şeyi değiştirir. Bazen şans eseri duyduğumuz bir sözcük bir darbe alırız ve kalbimiz sevgisiz kalıp kendini boşaltı verir. Seven bir kişi, mutluluğunda bir gölge algılar. Vazoda ki çatlaktan akan bu yavaş sızıntıdan daha fazla korkulması gereken hiçbir şey olamaz
hayal etmek yaratmaktır, arzu etmekse çağırmak. Canavarı arzu etmek gerçekleri açığa çıkarır. Güçlü ve gizemli şeylere karşı meydan okunamaz. Sonuç ortada. Sen buradasın. Ait olduğum yeri kaybetmeye cesaret edebilir miyim? Evet. Metresin, cariyen, kölen, kadının olmaya cesaret edebilir miyim? Seve seve. Gwynplaine, ben senin kadınınım. Kilden bir kadınım, artık toprağa dönüşmek istiyorum. Aşağılanmak istiyorum. Bu bana ancak gurur ve mutluluk verir. Büyüklük, alt tabakadan gelir. Mükemmellikte birleşirler. Bugüne kadar küçümsenen sen, şimdi de beni hor gör. Bundan daha iyisini hayal bile edemem. Daima aşağılanan birinin beni aşağılayabilmesi. Ne büyük mutluluk! İğrenç tomurcuklar açayım. Beni ez! Böylece beni daha çok seveceksin, bundan eminim. Seni neden ilahlaştırdığımı anlıyor musun ?
Adam, bir odanın önünde durdu ve tek eliyle biraz zorlanarak da olsa kapıyı açtı. İçeride büyük bir yatak vardı. Elanda'yı yavaşça yatağa bıraktı. Önce ceketini sonra da tek kalan ayakkabısını çıkarttı. Elanda kendisini adama öylece bırakmıştı. Teniyle buluşmak sabırsızlanıyordu. Bu süper kahraman görünümlü adam, Elanda'nın pantolonunun düğmelerini açıp tek hamlede çekip çıkarttı. Elinden tutup biraz oturmasını sağlayarak kazağını da çıkarttı. Elanda iç çamaşırları ile dalgın dalgın adamı süzüyordu. Kendisini yatağa bıraktı ve üzerine gelmesini ister gibi baktı. Bu gizemli adamın dudakların kelimeler ilk kez döküldü. Kısa ve gayet açıklayıcıydı.
Hadi, uyu!
Çünkü bir düşünce: Bu, sensin; belirli bir durumda. Bir soluğa hedef oluyorsun; tellerin hışırtısı arasından ansızın bir ezginin belirmesi gibi; havadaki yansımaya benzer bir şey duruyor önünde; ruhunun kargaşası içersinden sonsuz bir katar çıkmış, ve sanki dünyanın bütün güzellikleri o katarın yolunda durmakta. Buna çoğu defa tek bir düşünce yol açar. Ama bir süre sonra bu düşünce, daha önce sahip olduğun bütün düşüncelere benzer, görüşlerinin ve karakterinin, ilkelerinin ya da ruh hallerinin bir parçasına dönüşür, artık kanatlarını yitirmiştir ve gizemli bir şekilde katılaşmıştır.
O, Rıza Tevfik'in deyişiyle "asrın en siyasi padişahı" idi, tam bir siyaset cambazı ve diplomasi kurduydu. 20. yüzyılda tek dişi kalmış Batı emperyalizmine karşı "hasta adam"ı cesurca müdafaa eden son kurtarıcıydı.
Özlem çekiyordu insan, yabanıl bir özlem; belki de geçmişe duyulan bir özlemdi bu... her şeyin çok farklı olduğu gizemli geçmişin derinliklerine duyulan özlem.