Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Aşk , gereksinimlerimizi görülmemiş hız ve özelliklerle yeniden belirler .
Sayfa 22 - Everest YayınlarıKitabı okuyor
... ve yatırım hız trenine binen herkesin mutlaka bir acil durum nakit rezervi olmalıdır.
Reklam
Almanya'da 16. yy'da Reform hareketiyle birlikte Kitab-ı Mukaddes tercümeleri de hız kazandı. 1522'de Yeni Ahit'i, 1534 yılında da Eski Ahit'i olmak üzere Martin Luther Kitab-ı Mukaddes'i halkın da anlayacağı şekilde tercüme etti ve yaydı. Martin Luther'in Sola Scriptura düsturu, yani "sadece metin" ile ifade ettiği şey, herkesin Kitab-ı Mukaddes'i "sadece metin" üzerinden kendi okuyup anlayabileceği inancını ifade ediyordu
Ayberk Erkay
Apollinaire'in Zamanın Rengi'nde yerinde duramayan, zaman çizgisinde duvardan duvara çarpan bir şeyler var. Hep dile getirilmiş, kimilerinin her yerde gördüğü, kimilerininse görmemezlikten geldiği, tanıdık şeyler: Geçmiş, şimdi, gelecek, yolculuk, hız, güzellik, tutku, arayış, mücadele, ba­rış, savaş, yaşam, ölüm...
Sayfa 8 - ÖnsözKitabı okuyor
Mescid-i Aksa’yı gördüm düşümde Bir çocuk gibiydi ve ağlıyordu Varıp eşiğine alnımı koydum Sanki bir yer altı nehr çağlıyordu Gözlerim yollarda bekler dururum Nerde kardeşlerim diyordu bir ses İlk Kıblesi benim ulu Nebi’nin Unuttu mu bunu acaba herkes Burak dolanırdı yörelerimde Mi’raca yol veren hız üssü idim Bellidir kutsallığım şehir ismimden Her yana nur saçan bir kürsü idim Hani o günler ki binlerce mü’min Tek yürek halinde bana koşardı Hemşehrim nebi’ler yüzü hürmetine Cevaba erişen dualar vardı Şimdi kimsecikler varmaz yanıma Mü’minde yoksunum tek ve tenhayım Rüzgarlar silemez gözyaşlarımı Çöllerde kayıp bir yetim vâhayım
Akif İnan
Akif İnan
Hız uyuşturuyor. Artık her yerde ve hiçbir yerdeyiz. Orada ama buradayız. Dostumuzla sohbetteyiz ama telefonun veya sohbet ağının ucundayız. Aslında bütün varlığımızla bir yerde değiliz, parça parça orada ve buradayız.
Reklam
İnsan belirli yolda ne kadar hız yaparsa heyecanı da bir o kadar bariyere sürte sürte azalıyor. Bazı heyecanları çok çabuk tüketiyoruz. Fakat benim tüketebileceğim herhangi bir heyecanım olmadı. Dolayısıyla hayatta hız yapabileceğim kadar geniş bir yolum da olmadı. En büyük eksikliğim bir ailemin olmamasıydı belki de. Benimle gurur duyacak ebeveynlerimin yaşıyor olmamasıydı. Bir dostum da yoktu mesela. Bir aşkım da. Haliyle ortada paylaşacak bir sevinç, bir gurur olmayınca heyecan da olmuyordu. Kupkuru yaşıyordum. Geceden başlayıp sabahı zor eden ideallerime sarılıyordum. Başka türlü yaşamın bir gayesi kalmıyordu. Bana biçilen kader elbisesi üzerime dar geliyordu; ancak hiç isyan etmedim. Razı geldim, işittim ve itaat ettim. Belki de bu yüzden heyecansız olmama rağmen hayata dair tüm ümit edişlerimi biriktirmeye devam ettim.
11 Aralık 1917... Şam'a giren işgal orduları komutanı Edmund Henry Alleby, asırlar sonra beliren bir kin ve kibirle Sultan Selâhaddin'in türbesinin yanına sokulur. Kabrine tekme atarak Batı'nın ve Bâtılın çirkin yüzünü ortaya koyan şu sözleri söyler: "Haydi, kalk Selâhaddin! Biz yine geldik." Selâhaddin-i Eyyûbî [rahmetullahi aleyh] bâtıla karşı verilen mücadelede bugün de müminlerin kendisiyle hız bulduğu zatlardandır Allah Teâlâ'nın, "En hayırlı Ümmet..." olarak zikrettiği İslâm ümmeti ile Mescid-i Aksâ'nın kucaklaştığını görmek niyazıyla...
Telaş, hayatı daha da yüzeysel kılar. Hız hayatı eksiltir.
Pdf kitap /Timaş YayınlarıKitabı okuyor
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.