Filozoflar ve astronomlar demişlerdir ki: Deniz ile kara yer değiştirirler. Çünkü, zamanların geçmesiyle sulardan toprakta nice sebeple büyük değişiklikler ortaya çıkar. Evvela toprağın bazı yerleri çorak ve kuru olmuşken, denizden ona ölçülülük gelir ve tam tersi olur. Bu bakımdan toprak, hayvan ve insana benzer. Kâh civan kâh elden ayaktan düşmüş ihtiyar olur. İkinci olarak bazı yerler açıkken denizle örtülür. Kâh deniz altındaki yerler açılıp bayındır olur. Çünkü, denizin hareketi, felekî cisimlerin kuvvetinden çıktığından ve kâh fırtına ve tufanı harekete geçiren yıldızların bakışları, denizin hareketine uygun gelmekle deniz seviyesinden fazla azar. Sahillerini geçip gider. Kâh bir ülkeyi basıp örter ve kendine bağlar. Kâh bir başka kenarından çekilip yeri açar ki güya insanlara o yeri bağışlar. Üçüncü olarak, karaya bitişik bazı yerler günlerin geçmesiyle ada olmuştur. Kıbrıs gibi.
Biz rasyonel olmadığımız, hesap kitap bilmediğimiz için bugüne kadar ki dış politikamızın faturasını çıkaramıyoruz? Bugüne kadarki dış politikayla ne kazandık? “Bir şey kaybetmemek de kazançtır” diye gazel okuyacaklardır; çünkü kaybettiklerinin farkında değiller. Kaybede kaybede, sessiz sedasız 3. lige düştü Türkiye. 19. yüzyıldan beri şampiyon olamasak da, birinci ligde İngiltere, Fransa, Almanya, Amerika Birleşik Devletleri, “İzrail” ve diğer büyük devletlerle aynı gruptaydık. Nuri Pakdil’in deyişiyle, “sürekli Batı’ya bakmaktan boynu tutulmuş” diplomatlar ve siyasetçiler yüzünden Türkiye, Yunanistan’ı, Ermenistan’ı, Kıbrıs Rum Cumhuriyeti’ni, Sırbistan’ı, Suriye’yi, Suudi Arabistan’ı ve benzeri ülkeleri büyük rakip zanneder hale geldi. Bu küçük oyuncularla biraz yakınlaşsak, bir pozisyona girsek; nefesler tutuluyor, nefesleri kesiliyor.
Sayfa 176
Reklam
Türk..Ordusu Çıkmış Yola Geliyor.
50. Alayın Komutanı, askerlerin bir baba gibi sevdiği Albay İbrahim Karaoğlanoğlu'ydu. Adana'dan geçerken Kıbrıs'a çıkmakla görevli olduğunu öğrenmiş, çok gurur duymuştu. On bir yıldır süren zulme, yüz yıldır süren esirliğe son vereceklerdi. Bir an önce Kıbrıs'a çıkmak, Kıbrıs Türklerini kurtarmak, onların kurtuluş sevincini görmek, tatmak için sabırsızlanıyordu..
Sayfa 303Kitabı okudu
Toplumsal kamplaşmanın nedenlerinden biri de bu yanlış uygulama olabilir.
Pul koleksiyonculuğu, bir hobiden çok daha fazlasıdır. Evvela kültür işidir. Memleketin halini ve gidişatını pullar üzerinden takip etmek mümkündür. Aynı şeyi para için söyleyemeyiz. Pula 'modern minyatür' dersek yanlış olmaz. Pulun üzerinde yer alan her desenin, işaretin, resmin ayrı bir anlamı vardır. Mesela dünyanın en güzel serisi seçilen
İlme ve ilim adamlarına verilen değer.
(7. Abbasi halifesi) Me'mûn Kıbrıs'ın Bizanslı komutanı ile yaptığı bir antlaşmada kendisine Yunanca eserlerin gönderilmesini şart koşar. Yine Me'mûn ünlü Bizanslı matematikçi ve filozof Leo'yu Bağdât'a getirmek için Bizans imparatoruna mektuplar yazar ama erken davranan Bizans imparatoru, Leo'nun maaşını artırarak onun İstanbul'da kalmasını sağlar.
1187 yılındaki Hittin Savaşı'ında Kudüs'ü geri alan Selahaddin Eyyubi, sadece " Kudüs fatihi" olarak İslam dünyasında değil ,Avrupa'da da bir efsane haline gelir. Selahaddin şehri aldıktan sonra geniş bir "Eman" yayımlar ve kendisine karşı savaşan hristiyan askerler dahil, herkesin can ve mal güvenliğini garanti altına alır . Haçlılar tarafından kovulan ve uzun bir süredir Kıbrıs'ta bulunan yahudi hamamını Kudüs'e geri davet eder. Üç din arasında barış ve adaleti tesis etmeye çalışan Selahaddin Eyyubi, siyasi ve dini , bütün takdirini toplar. İngiliz kralı "Arslan Yürekli" Richard'a karşı asıl ve alicenap tutumuyla da dikkat çeken Selahaddin, Ortaçağ boyunca Avrupa' da en iyi bilinen müslüman kahraman haline gelir.
Reklam
53 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.