(...) “Tutarsızlıklarımız, çelişen düşüncelerimiz (sözlerimiz, eylemlerimiz) de bir o kadar “biz”dir, yaşamımızdır. Nasıl unutalım?”
Yaşam durmadan çözülüp bağlanan, dağılıp toparlanan, bununla birlikte aynı biçimden, kalıptan, karşılıklı konum düzeninden bir ikinci kez geçmeyen bir gidişse, anılarımızı pehpehleyelim, anlatalım, kullanalım canımız istiyorsa; ama onlardan koltuk değnekleri çatmayalım kendimize.