Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
1126-98 Marakeş'te ölmüş, Aristoteles yorumunun yazarı Kurtubalı Arap filozof İbn Rüşd {Averroes). 1127 Flaman kentlerinin imtiyaz sözleşmeleri edinmeleri. 1132-44 Suger'in Saint-Denis'i yeniden inşası ve Gotik tarzı başlanması.
Sayfa 236 - literatür yayıncılık, çev: m. timuçin binder, ıı. basım, ekim 2017, istanbul
Eski Yunanlı filozof ve ilim adamlarının eserlerinin Arapça’ya çevrilerek öğrenilmesi Farabi ile başlamıştır denebilir. Önce Abbasiler , sonra Endülüs medeniyeti içinde yetişen islam bilginleri bunları Batı’ya tanıtmıştır. Orta çağ Avrupa’sı bu filozofu Arap dilinden , özellikle Kurtuba’lı ibn-i Rüşd’den öğrendi. Batılı bilginler İbn-i Rüşd’den öğrendi. Batılı bilginler İbn-i Rüşd’ü öğrenmek isterken Farabi’yi okumak zorunda kaldılar. Farabi’nin eserlerinin yüzyıllarca Avrupa’da tanınmasının nedeni budur.
Reklam
El Kindi, henüz hiçbir fırtınanın çıkmadığı dinsel sularda seyretmektedir; İbn Sina hiç tartışmasız idealisttir; İbn Rüşd bir kıyamet günü filozofudur. İmanın, geleneğin savunucusu olan El Gazali, ilk müslüman ilahiyatçıların inatçı skolastiklerini kendi hesabına geçirmiştir; Aristotelesçi felsefeyi bilmezden gelmeyi, hatta yoketmeyi istemektedir, çünkü düşüncesi onu çok farklı bir yola, mistisisizmin yoluna yöneltmektedir...Kurtubalı hoca İbn Rüşd ise, Aristoteles'in eserlerinin yayıncısı ve sadık yorumcusudur. Onun Yunanca eserlerini, Arapçaya eksiksiz ve sadıkane çevirmiş ve kendi yorum ve katkılarını eklemiştir. Bu metin ve şerhler Toledo'da Arapçadan Latinceye çevrilecek ve Avrupa'ya yayılacak, burada XIII. yüzyılın devasa devrimini harekete geçireceklerdir...
Sayfa 107 - İmge Kitabevi.
"Müslümanların İber yarımadasına gelişiyle muazzam bir iktisadi canlanma yaşandığını dost-düşman herkes kabul ediyor. Nüfus arttı, Akdeniz ticaret ve seyahat yolları ülkenin önüne yeniden açıldı. İbn Rüşd gibi filozoflar, Zehravi gibi farmakologlar, İbni Arabi gibi Sufiler, İbn Hazm gibi hukukçu-edipler kuyruklu yıldızlar gibi asırlarca Avrupa semalarını boş bırakmadılar. O kadar ki Endülüs'te yaşayan Hıristiyan ve Yahudi gençler kendilerini Arapça şiirin cazibesine kaptırmışlardı. Kurtubalı Alvarius, Hristiyan gençlerin Latince mektup bile yazamazken, Arapça kaside düzme yarışına girdiklerinden şikayetçiydi."
"Endülüs İbn-i Arabî'yi çıkaracak kadar mistikti, tasavvufun öncüsüydü ama bir tarafı ile bütün dinleri ve âdetleri inceleyecek ve öğrenecek kadar da açıktı. Bu toplum, İbn-i Rüşd'ü ve Yahudi bilgin, düşünür Maimonides'i aynı şehirde, Romalı Seneca'nın Kurtubası'nda ortaya çıkarmıştır."
Sayfa 215Kitabı okudu
Gavur İçin Niye Lisanıma Latin Hurufu Alacakmışım?!
Kaidesiz, imlasız yazılan bir sahifeye sathî bir nazarla bakıp da hece harflerimizin, dilimizi harekeleriyle tesbit edemediği zannına düşmek, bazı basitlerin İslam'a bakıp makusen mütenasib bir iddiadır. da İslamiyet'i muahezeye hak kazanmış olduğu zumu gibi makusen mütenasib bir iddiadır. Esami-i ecnebiyyeyi doğru okumak için yazımızla yazdıktan sonra Latin hurufuyla da yazılmalı fikrinde bulunanlarımız olmuştur. Halbuki Latin hurufu istimal eden Avrupalılar ecnebi isimlerini tahrif ile tahrir ettikleri halde tashihini hatırlarına bile getirmiyorlar. Hatta felsefede hocaları olan Kurtubalı İbnür-Rüşd'ün ismini bugüne kadar "Averrhoes" yazıyor "Averoes" diye telaffuz ediyorlar.Belhli Ebu Ali Hüseyin bin Ali bin Sina -ki Türkün meşhur bir hekim ve feylesofudur- Frenkler bunun ismini Latin hurufuyla "Avicenna" yazıyor ve "Avisenna" diye söylüyorlar. Sebebini soranlara maksad-ı asli müsemmanın eseri olduktan sonra ismin galat olarak telaffuzunda beis yoktur, cevabını veriyorlar.
Reklam
SONUNA KADAR SAVAŞ (27/1/95) Çeçenistan Devlet Başkanı Cevher Dudayev, Rusya ile Vladikafkas'ta yapılan görüşmeleri “ciddiyetsiz” olarak niteleyerek, halka “sonuna kadar savaş” çağrısı yapmak zorunda kaldı. Dudayev, Çeçenistan televizyonunda yayınlanan konuşmasında, tüm Kafkasya halklarının da savaşa katılmasını istedi. Dudayev, Rus
DİN-YOBAZLIK: Atsız ilk olarak 1932 yılında, "Aynı tarihî yanlışlığa düşüyoruz” başlıklı yazıda din konusuna temas eder. Konuya bir tespit ve bir soruyla girer: "Bugün din hayatta birinci safta bir rol oynamıyor. Devlet dini bit kenara atmıştır. Fakat din, halk yığınları üzerindeki büyük nüfuzunu yapmakta devam ediyor. Ve Bolşevik Rusya