Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Uzayan gölgeleri, kı­sa süre çiseleyip kesilen yağmuru, ıslak gökyüzünde titreşen bulutları seyrediyor.
MATEMATİK/TARİH/ETİK
Günümüz Türkiye'sinin güneybatısında yer alan Milet şehrinde, 7. yüzyılın sonunda ilk büyük Yunan matematikçi dünyaya gelecek: Thales. Kendisinden bahseden sayısız kaynağa rağmen bugün Thales'in hayatı ve çalışmalarıyla ilgili güvenilir bilgi bulmak güç. Bu dönemdeki birçok bilgin için olduğu gibi, ölümünden sonra birkaç hevesli talebe çeşitli efsaneler uydurup doğruyu yanlıştan ayırmayı güçleştirecek. Bu dönemin bilim insanları çok sıkıcı bir etik anlayışı ile kendilerini bunaltmazlardı ve hoşlarına gitmediğinde gerçek üzerinde birtakım oynamalar yapmaları çok nadir görünen bir durum değildi.
Reklam
C. W. Mills'e göre (1964: 129), doğumu takip eden ilk yıl içinde sağ kalmak, sağlıklı olmak, hastalanınca kısa zamanda iyileşmek, suçlu çocuklardan olmamak, orta veya yükseköğrenim derecesini tamamlamak, güzel sanatlar görmek vb. birer yaşam şansıdır. Bunların dışında yerine göre beyaz bir ailede doğmak, özürlü olmamak, uzun boylu olmak ya da "dünyaya erkek olarak gelmek" gibi fiziksel özellikler de sayılabilir. Dolayısıyla kültürel sermayeye sahip olabilmek için de önce yaşam şanslarına ihtiyaç vardır. Sosyal statüsü yüksek bir ailede doğma şansına sahip olamamış bir çocuğun güçlü bir kültürel sermayeye sahip olması ihtimali çok düşüktür. Dolayısıyla insanlar neye inanırlarsa inansınlar, iktisadi bir düzen olarak sınıf yapısı, o yapı içindeki durumlarına göre, insanların hayat şanslarını etkilemektedir (Mills, 1964: 137). Mal varlığındaki farklılıklar hayat şanslarındaki farklılıkları doğurur; statü farklılıkları da bundan daha önemli olan hayat tarzlarındaki farklılıklara yol açarlar.
Milas Abide şakaya hiç de gelmiyor
"Abi ya." ..."Bu ters duran Medusa'nin kan beynine siçramiyor mu?Ben iki dakika böyle dursam muhtemelen beyin kanamasindan ölürüm." ... "Enginciğim,Medusa'yla aramiza girnezsen sevinirim."
The mills of God grind slowly (Tanrı'nın değirmenleri yavaş öğütür) sözü yüksek sesle okunduğunda olağanüstü bir etki yaratır fakat aynı sözün Almancası, Gottes Mühlen mahlen langsam her zaman için ondan daha etkilidir"
Reklam
1966'da Tunus'ta yaşarken burada grev yapan öğrencilerle dayanışma sergiledi (Macey 1994:191, 205). Paris'te 1968 olayları yaşanırken Foucault Tunus'taydı ama olayları büyük bir dikkatle izlemiştir. 1969'da Vincennes'de bir öğretim görevlisi olarak Fransa'ya döndü ve öğrencilerin üniversiteyi işgal ettiği bir etkinlikte gözaltına alındı (Macey 1994:209). 1971 ve 1973 yılları arasında ırkçılık ve Vietnam Savaşı karşıtı çok sayıda gösteriye katıldı ve pek çok bildiriye imzasıyla destek verdi. Ayrıca İspanya hükümetinin ayrılıkçı Bask hareketinin iki üyesini idam cezasına çarptırmasını protesto eden bir delegeyle birlikte 1975 yılında İspanya'ya gitti ve delegenin diğer üyeleriyle birlikte İspanya'dan sınır dışı edildi. Sovyet Rusya muhaliflerinin maruz kaldığı uygulamaları protesto eden ve Polonya'daki Solidarność [Bağımsız Özyönetimli Dayanışma Sendikası] hareketini destekleyen kampanyalara da katıldı ve İran'daki devrimle ilgili yazılar da yazdı (maalesef sonradan 'yanlış' tarafı övdüğü anlaşıldı) (Foucault 1988f). Siyasi eleştirileri iktidar sahipleri ya da sağcılarla sınırlı kalmadı, Komünist Partisi'nde kısa süreli üyeliğin ardından hararetli bir anti-Komüniste dönüştü.
BEYAZ LÂLE Hudutta bozulan ordu iki günden beri Serez’den geçiyordu. Hava serin ve güzeldi. Ilık bir sonbahar güneşi, boş, çimensiz tarlaları, üzerinde henüz taze ve korkak izler duran geniş yolları parlatıyordu. Bu gelenler, gidenlere hiç benzemiyorlardı. Bunlar adeta ürkütülmüş bir hayvan sürüsüydü. Hepsinin tıraşları uzamış, yüzleri pis ve
Ah, sevgilim.” “Canım sevgilim.” “Sevgilim.” “Sevgilim.” “Sevgilim.” “Ah, canım sevgilim.” Guguk sesinden farksız bu sözcük ve cümlecikler, saatteki sesin çevikliğinden ve keyif verici ritminden yoksundur; söylenişleri okunuşlarından çok daha uzundur, çünkü sözcük olarak değil, hava solumaları olarak bir dizi ateşli, dayatıcı ve
Sayfa 105
Balkan Tarihinde Dönüm Noktası: Kosova Savaşı (1389)
İki ordu Kosova'da karşı karşıya geldi. 15 Haziran 1389'da meydana gelen Kosova Savaşı'nda Osmanlılar büyük bir zafer kazandılar. Sırp Prensi Lazar da bu savaşta ölmüştü. Düşma­nın bozguna uğrayıp kaçmasından sonra, Birinci Murad harp sahasını dolaşmaya başladı. Zafer için Allah'a şükrediyordu. Bu sırada savaşta yaralanmış olan Sırp despotunun damadı Miloş Obiliç, Müslüman olacağını ve önemli bilgiler verece­ğini söyleyerek hükümdarın yanına geldi. Bir hançer ile Mu­rad Hüdavendigar'a saldıran Miloş Obiliç, hükümdarı yara­layarak attan düşürdü. Saldırgan, hükümdarın etrafındaki adamlar tarafından hemen öldürüldü. Kosova sahrasında Sultan Murad'ın iç organlarının gö­müldüğü türbe Rumeli Türkleri için kutsal bir ziyaretgah ha­line geldi. Sultan Murad Meşhedi, yani şehidliği diye anıldı.
214 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.