Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
MİMAR SİNAN'IN ÇIRAKLIK ESERİ: ŞEHZADE CAMİİ
Caminin içine girdiğiniz anda, şiirsel bir bütünlük fark edersiniz. Farklı boyutlardaki kubbelerin buluşması, kemerlerin birbirine bağlanması, farklı renklerdeki süslemeleri, minber ve mihrabın mermer işçiliği ile Koca Sinan sanki bize kâinatta da süre gelen hareketliliği hatırlatmak istemiştir.
Koca Sinan'ın türbelerinde dış süslemelerden çok görkemli pencereler ve güçlü, büyük kubbeler dikkat çeker. Barbaros Hayrettin Paşa Türbesi'nde de bunu görüyoruz. Dünyaca ünlü büyük denizcimizin türbesinin dış cephesi son derece mütevazi ve gösterişsizdir. Her cephesinde altlı üstlü iki pencere kullanılmış güçlü geniş düz bir cephenin sonunda sağır kasnak üzerinde duran sivil bir kubbe ile bitirilmiştir. Türbe huzura varılan yerdir. İşte, bu sebeptendir ki dışı sadedir ancak içi cenneti hatırlatacak kadar süslüdür.
Reklam
Atatürk'ün zamanında 64.000 kişinin KAFATASı fişlenmişti!
1 Ağustos 1935 günü Sinan'ın Süleymaniye Camii'nin yanındaki mezarı Atatürk'ün direktifiyle Türk Tarih Kurumu'ndan bir heyetin huzurunda açılır. İskelet büyük oranda bozulmuştur (bazı gazetelerse sağlam çıktığını yazar). Kafatası yassı-geniş (brakisefal)çıkarsa 'Türk', uzun (dolikosefal) çıkarsa 'öteki'
Bugünün oyun oynayan çocuğu; yarının öğretmeni, doktoru, başbakanı...
Hikâyeye göre Osmanlı Devleti'nin Mimarbaşı olan Koca Sinan, Selimiye'nin inşaatının bitimine yakın günlerden birinde caminin yanından geçerken, oyun oynayan çocuklardan birinin diğerine "Caminin şu minaresi eğri yapılmış." dediğini işitir. Hemen çocuğun yanına gider ve "Göster bana bakalım. Hangi minare eğri?" der. Çocuk "İşte şu sağdaki minare." deyip eliyle gösterir. Sinan bu diyaloğun akabinde ustalarından hemen gidip bir urgan alıp getirmelerini ister. Urgan getirildiğinde Mimar Sinan, urganın, çocuğun eğri olduğunu gösterdiği minareye bağlanmasını emreder. Sonra da işçilerden minareyi düzeltmek için tüm güçleriyle halatı çekmelerini ister. Çocuğa da "Minare düzelince sen bize söyle." der. Çocuk bir süre sonra "Tamam, şimdi düzeldi işte." der. Bu olayın akabinde ustalar, Mimarbaşı'nın bu yaptığı işin hikmetine akıl sır erdiremezler ve Sinan'a "Bu şekilde minare mi düzelir Koca Sinan?" diyerek neden böyle bir şey yaptığını sual ederler. Sinan'ın cevabı şöyledir: "Minare eğri falan değildi. Lakin bu çocuk, kafasındaki minare eğriyken bu caminin güzelliğini göremeyecekti. Sağda solda konuşacak, sonra dedikodular yayılacak ve minare-nin adı da eğri minareye çıkacaktı. Belki de bu çocuk ileride vezir, vüzera olup bu minareyi yıktırıp yerine yenisini yaptıracaktı. Ben o urgan ile minareyi değil, çocuğun kafasını/aklını düzelttim."
mimar sinan
Mimar Sinan Hayatı: Koca Sinan lakabıyla anılan Mimar Sinan, 1489 Kayseri'nin Ağırnas köyünde dünyaya geldi. Abdülmennan'ın oğludur. Sinan 1512'de Yavuz Sultan Selim zamanında Kayseri'den devşirme olarak İstanbu getirilmiştir. Acemioğlan Ocağına girdi, yeniçeri oldu
Serminârân-ı hassa mütemend Bende-i miskin kemine derdmend (Fakir, aciz, hassa sermimaranı Dertli, değersiz, miskin bendeleri)
Reklam
Bu şehri-i stambol ki bî Misl-u behâdır Bir sengine(taşına ) yekpâre Acem mülkü fedâdır.
Mağrur olma padişahım!.. Senden büyük Allah var!
Iyi ki varmışsın de hey Koca Sinan ...
"Mimar Sinan, Süleyman çağının bir eseridir, teşvik görmüştür ve bunu yeteneğiyle büyük dehasıyla değerlendirmiştir. Vücuda getirdiği devasa eserleri dönemin ihtişamının göze hitap eden ve belki de asırlarca ayakta kalacak gerçek numuneleridir.."
Bulunduğu binanın tepesinden hamamın damına atladı. İçeri girebilmenin tek yolu birinci kubbenin cam fanuslarından birini kırmaktı. Tarihe kıymak! 1584'ten beri ayakta duran yapıya zarar vereceği için o kadar huzursuz hissetti ki... içinden, kubbelerin efendisi Mimar Sinan'dan özür dilemek geldi. "Affet Koca Sinan," dedi.
Sayfa 355Kitabı okudu
200 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.