Süleymaniye Cami’nin dört minareli olması, Kanuni Sultan Süleyman’ın İstanbul’un fethinden sonraki dördüncü padişah olduğunu gösterir. Dört minarede toplam on şerefenin bulunması ise Kanuni Sultan Süleyman’ın Osmanlı Devleti’nin onuncu padişahı olduğunu simgeler.
1506'da Sultan Bayezid' in Michelangelo'yu İstanbul'a davet ettiği ve Haliç üzerine bir köprü yapmasını istediği rivayet edilmektedir. Kaynakların verdiği bilgiye göre Roma'daki hayatından hiç memnun olmayan ve Floransa'ya kaçan Michelangelo, Galata'daki Fransisken başrahibi üzerinden gelen daveti değerlendirir ve İstanbul'a giderek Sultan ' ın hizmetine girmeye karar verir. Hatta kendisine zulmeden Papa'ya karşı kaleme aldığı eserini, "Türkiye'den yazan Michelangelo'nuz" imzasıyla bitirir. Büyük ressam ve heykeltıraşın gerçekten İstanbul'a gitmeyi kafaya koyduğunu duyan Floransa sancaktarı Soderini, "Türk için yaşayacağına papanın yanında öl daha iyi" diyerek onu kalmayan ikna eder....
böylece Leonardo da Vinci'den sonra Rönesans devrinin ikinci büyük ismi Michelangelo'da İstanbul'a gitme şansını yakalayamamış ve belki de İslam Batı tarihinin en ilginç olabilecek karşılaşmalarından biri gerçekleşmemiştir. Zira Michelangelo planladığı gibi İstanbul'a gitseydi, kendinden 14 yaş küçük olan Mimar Sinan ile karşılaşacak ve aralarında muhtemelen 16. yüzyılın en mühim karşılaşmalarından biri vuku bulacaktı.
"...Efsaneler, masallar….Adına ne dersen de,
Aşktan doğan nefretin simgesidir, gözlerine yazılmış tüm şiirler benim.
Bir Mimar Sinan değildim belki ama.
Seni güzel sevebilmek de benim ustalık eserim."