Daha büyük yıldızların sonu daha görkemli olur. Bir yıldız ne kadar ağırsa, çekirdeğindeki yakıtı yakma süresi de o kadar uzun olur ve kaynaştırdığı yan ürünler bir önceki füzyon üretiminden daha ağırdır. Kütleleri Güneş'in sekiz katından fazla olan yıldızlar küçük ama aşırı yoğun demir bir çekirdek yaratarak nihayetinde bu zincirin son halkasına ulaşırlar. Füzyon süreci bu safhadan sonra devam edemez ve çekirdeğin aniden "söndürülmesi" süpernova denen muhteşem sonuçlar doğurur. Yıldızın dış katmanları birden içeri çöker ve çekirdekten seken şok dalgası yıkıcı bir patlamaya neden olur. Dev yıldız geriye kalan bütün yakıtını birkaç hafta içinde tükettiği için, bu tür süpernovalar kısa süreliğine koca bir galaksiden çok daha fazla parlayabilirler. Geride de yeni nesil yıldızların oluşumuna katkı sağlayacak ağır elementler yönünden zengin, parlak bir gaz örtüsü ve şehir büyüklüğünde bir nötron yıldıza ya da yeteri kadar kütleye sahipse yıldız kütleli bir kara deliğe dönüşebilecek çökük bir yıldız Çekirdeği bırakırlar. Bu cisimleri tespit etmenin en kolay yolu ikili yıldız sistemleri içindeki diğer yıldızların üzerinde bulunan ve bazen çarpıcı sonuçlara yol açabilen etkilerine bakmaktır.
Muhteşem İkili
Çay ve simit.
Sayfa 48
Reklam
Aşk ve şehvet (sevgi ve arzu) kelimelerini ele alalım örneğin. Kırmızı şarapla rokfor peyniri birbirine ne kadar benziyorsa, aşk ve şehvet de birbirine o kadar benzer. Buna karşın birbirlerini o kadar iyi tamamlarlar ki bu muhteşem ikili hemen daima bir arada düşünülür.
Muhafazakarlar ve modernistler
"... Öyle reformlar vardır ki, içinden bir milletin bilgeliği ortaya çıkarken, diğer taraftan ihanetlerin en büyüğünü barındıranlarda vardır. Yakın tarihimizde Japonya ve Türkiye örnekleri bu hususta klasik durum arz ederler. 19. asrın sonu ve 20. asrın başında iki ülke benzer ve kıyaslanabilir bir durum arz ediyorlardı. İkisi de eski birer imparatorluk, kendine ait yapıları ve tarih içinde kendi yerleri belli olan ülkelerdi. İkisi de gelişmişlik bakımından birbirine yakın ve hem imtiyaz hem de yük olabilecek muhteşem bir tarihe sahiptiler. Tek kelime ile bu ikili gelecek için hemen hemen aynı fırsatlara sahipti. Ondan sonra iki ülkede de bilinen reformlar gerçekleşti. Başkasının değil kendi hayatını yaşamak için Japonya ilerlemeyi ve geleneği birleştirmeye çalıştı. Türkiye ile alakalı olarak, onun modernistleri tam tersi bir yol seçmişlerdi. Bugün Türkiye üçüncü sınıf bir ülke iken, Japonya dünya devletlerinin zirvesine çıkmıştır. Yazı meselesinde Japon ve Türk reformistlerin gösterdikleri tavırda ki anlayış farkı, başka konulara nazaran, belki en açık bir biçimde ortaya çıkmaktadır. Basitliği ve sadece 28 harfli olan Arap alfabesi, (Osmanlıca) bu özellikleri sebebiyle dünyanın en mükemmel ve yaygın alfabesidir. Japonya ise Latinlerin (Romalılar) teklifini reddeder, bütün reformlardan sonra ancak 46 işaret yanında 880 Çin ideogram (anlamı belirten işaret) olarak tespit edilen ve karmaşık olan kendi yazısını korur. Bugün Japonya'da okuma yazması olmayan kimse bulunmamaktadır. Türkiye de ise harf inkılabından 40 sene sonra nüfusun yarısından fazlası ummidir. Bu durum bir sonuçtur ve bu konuda ama olanlar dahi görmeye başlamalıdır.
Öyle reformlar vardır ki içinden bir milletin bilgeliği ortaya çıkarken, diğer taraftan ihanetlerin en büyüğünü barındıranlar da vardır. Yakın tarihimizde Japonya ve Türkiye örnekleri bu hususta klasik durum arz ederler. XIX. asrın sonu ve XX. asrın başında bu iki ülke ben­zer ve kıyaslanabilir durum arz ediyorlardı. İkisi de eski imparatorluk, kendine ait yapıları ve tarih içinde kendi yerleri belli olan ülkelerdi. İkisi de gelişmişlik bakımın­dan birbirine yakın ve hem imtiyaz hem de yük olabile­cek muhteşem tarihe sahip idiler. Tek kelimeyle bu ikili gelecek için hemen hemen aynı fırsatlara sahipti. Ondan sonra iki ülkede de bilinen reformlar gerçek­leşti. Başkasının değil, kendi hayatını yaşamak için Ja­ponya ilerlemeyi ve geleneği birleştirmeye çalıştı. Tür­kiye ile alakalı olarak, onun modernistleri tam tersi bir yol seçmişlerdi. Bugün Türkiye üçüncü sınıf bir ülke, Japonya ise dünya milletlerinin zirvesine çıkmıştır.
Legendre ve Abel mektuplaşmaya başladılar. Jacobi'nin toplu eserlerinin ilk cildinde ikili arasında beş yıldan uzun bir süre boyunca Fransızca yapılmış olan bir hayli ilginç yazışmalara rastlanır. Bu mektuplardan ilki 1828'de Legendre akademiye Jacobi'nin ilk yayınlarını duyurduktan sonra gönderilmişti. Jacobi'ye şöyle yazmıştı: "Sen ve 'Abel' gibi iki genç matematikçinin bunca zamandır en sevdiğim çalışmalarımın nesnesi olmuş ve ülkemde hak ettiği ilgiyi görmemiş olan bu analiz kolunu başarılı bir şekilde geliştirmeniz beni çok mutlu ediyor." Ertesi yıl daha da uzun bir şekilde şu satırları kaleme aldı: "Baylar, çok hızlı yol alıyorsunuz, tüm bu muhteşem akıl yürütmelerde sizi takip etmek neredeyse olanaksız - her şeyden önce Euler'in öldüğü yaşı, ki bu yaş insanın bir dizi zafiyetle mücadele etmesi gereken ve ruhunun, güçlüklerin üstesinden gelme ve kendini yeni düşüncelere alıştırma çabasından yoksun olduğu bir yaş, çoktan geçmiş yaşlı bir adam için olanaksız. Yine de emeklerini, sınırlarını sürekli olarak öteledikleri bilim yararına yönelten denk güçteki bu iki atlet arasındaki yüce gönüllülükle yapılan yarışmaya tanık olacak kadar uzun yaşadığım için kendimi kutlarım."
Sayfa 61 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları - Adrien Marie LegendreKitabı yarım bıraktı
Reklam
82 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.