Büyük mütefekkir Muhammed İkbâl der ki:
"Ey örtüsü namusumuzun perdesi olan Müslüman kadını! Senin yüzündeki nur, îman kandilimizin sermayesidir.
Yaratılışındaki saflık Hak'tan bize rahmettir... Evladımız sütten kesilir kesilmez, ona kelime-i tevhîdi ilk öğreten sensin... Ümmetin emanetini koruyan muhafız sensin. Hazret-i Fâtıma, senin için numûnedir; ondan gözünü ve gönlünü ayırma. Tâ ki, senin dalın da bir Hüseyin meyvesi versin..."