"Çocukken annemle, yağmurlu kış günlerinde pencerenin önünde babamı beklerken, buharlanmış cama birbirimizin ismini yazardık. Ben annemin adını yazardım, annem de benimkini yazar; üstelik kalp içine alırdı. Bu kez babamın adını yazar, onu da kalp içine almasını isterdim. Annem beni kırmaz, fakat babamın adını kare içine alırdı. "Ama anne bu nasıl kalp?" dediğimde, "Bu, babanın kalbi oğlum. Onunki böyle" derdi. "