"Halbuki Evliya Çelebi inanılmaz bir coğrafyacı! Evliya Çelebi öncelikle bir arkeolog... Arkeolojiye dair öyle şeyler biliyor ki mesela Bağdat'a giderken orada kayaları tetkik ediyor, insanlara Bu çalışmaları sunuyor. Almanlar bunu kaya arkeolojisi olarak nitelendiriyor. Öbür yandan bakıyorsunuz adamın öyle nazariyeleri var ki... Bilinmeyen çağlarda, Karadeniz'in Adriyatik Denizi'ne kadar uzandığını söylüyor. Bunun arkeolojik izlerinin nereden geldiğini bize vermeye çalışıyor. Bu bütün sahalarda böyledir. Mesela müzik sahasında Katip Çelebi bize Osmanlı çalgılarından 15 aletin bilgisini veriyor. Evliya Çelebi kaç tane alet tanıtıyor biliyor musunuz? Tam 77 aleti tarif ediyor bize. Bunları bize İslam müzik tarihini en iyi bilen İngiliz bilgini G.Farmer anlatıyor."
İran aynı zamanda hudutta bulunan Kürt aşiretleri türlü vaatlerle ülkesine celp etmeye çalışıyordu. Ancak hudutta meydana gelen hadiselerde dış devletler de aktif rol oynuyordu. Özellikle İngiltere, orta ve uzun vadeli amaçları gereği bölgede aktifti ve İngiliz casusların çalışmaları Osmanlı memurları tarafından sık sık merkeze bildiriliyordu.
Sayfa 239 - İskenderiye KitapKitabı okudu
Reklam
SULTAN II.BAYEZİD
Fatih Sultan Mehmed Osmanlı İmparatorluğu'nu Asya ve Avrupada kanatlandırırken, oğlu TI. Bayezid'in onu ayakları yere basar hale getirdiğini görürüz. Belki Fatih zamanındaki gibi geniş toprak fetihleri görülmez onun devrinde ama dikkatleri dış fethe değil, iç fethe yöneltmiş olması, devletin dayanacağı temelleri tahkim etme, ideolojiyi sağlamlaştırma gayreti içerisine girmesi, bunun için ilim adamları, sanatkârlar ve tarikat şeyhlerini yeni başkente çağırması, vakıfları kurup geliştirmesi, II. Bayezid'in büyüklüğünü göstermesi bakımından önemlidir. Bazılarının “Sofu” lakabını yobazlık manasında alarak onu gerici olarak göstermeye çalışmaları fevkalade yanlış bir tavırdır.
Kentteki Yapılar ve Surlar
Byzantion, kuruluşundan itibaren sürekli yerleşim görmüş ve gelişmiştir. Eskiçağın Byzantionu Bizans döneminde ya da Orta Çağ' da Constantinopolis / Konstantinoupolis, Osmanlı döneminde Konstantiniye / Kostantiniye (ve bir ara İslambol) ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşuyla beraber İstanbul olarak günümüze kadar yoğun bir iskana sahne olmuştur. Bu nedenle kentin Bizans öncesi yapılarını ortaya çıkarmaya yönelik arkeolojik kazı çalışmaları yapmak oldukça güçtür, hatta bazen imkansızdır. Bizans dönemi yapılan kısmen ayaktadır ve kazı çalışmaları için elverişli durumdadır. Eskiçağ (Hellenistik ve Roma dönemi) yapılan ise toprak altındadır ve iskana maruz kaldıklarından buralarda kazı yapmak hemen hemen imkansızdır. Ancak, antik kaynaklardan (özellikle Ortaçağ kaynakları) Eskiçağ Byzantionu'ndaki yapılar hakkında bilgi edinebilmekteyiz.
Piri Reis Haritaları
Bugün elimizde pek kıymetli târihi bir eser olarak bulunan “Piri Reis Haritaları” bundan tam beş yüz sene evvel çizilmiş bulunmaktadır. Hâlbuki, ilim adamlarının müşterek olan kanaatlerine göre bu doğrulukta bir Dünyâ haritasi çizmek ancak XX. asrın nihâyetlerine ulaşılmış olan teknik imkânlarla kabildir. Böyle olduğu hâlde acaba Piri Reis bu mükemmellikteki haritaları beş yüz sene evvelin imkânlarıya nasıl gerçekleştirebilmiştir?! Bu husüsta zihin yorup araştırma yapanlar bu güne kadar hiçbir netice elde edememişlerdir. Amerikalı ilim adamları Piri Reis haritalarını uydudan çekilen Dünyâ resimleri ile karşılaştırdılar. Bu resimlerle Piri Reis haritaları arasındaki ayniliğe şaşıp kaldılar. Bu hayreti te'yid eden bir misal olarak şunu söyleyebiliriz. Son zamanlara kadar Grönland Adası bütün haritalarda tek bir ada olarak gösterilmekteydi. Feza çalışmaları neticesinde Dünyâ'nın çekilen fotoğrafları gösterdi ki; tek zannedilen bu ada aslında üç ayrı adadan ibâret olup üzerindeki kalın kar ve buz kütlesi dolayısıyla Dünyâ'dan tek parça olarak görülmektedir. Şâyânı hayrettir ki; Piri Reis haritalarında da bu ada bugünkü feza çalışmalarıyla sabit olduğu üzere üç ayrı parça halinde çizilmiştir. Bu duruma dikkat çeken batılı ilim adamları bu durumu izah edecek bir cevap bulamadıklarından dolayı espriye başvurarak Piri Reis'in ya kahin olduğunu veyahud da dünyaya bugünün astronotları gibi fezadan bakabilmiş olduğunu söylemektedirler.
Sayfa 250Kitabı okudu
Şemsettin Günaltay, Lozan Üniversitesi Doğa Bilimleri, eski dille Tabiiyyat bölümünden mezun olmuştu. Yurda dönünce çeşitli liselerde müdürlük yapmış, bu sırada tanıştığı Ziya Gökalp'in etkisinde kalarak Türk tarihine merak salmıştı. 1914'te Darülfünun'daki ıslahat çalışmaları sırasında Edebiyat Fakültesi Türk Tarihi ve İslam Kavimleri Tarihi müderrisi oldu. Süleymaniye Medresesi'nde Dinler Tarihi ve İslam Felsefesi okuttu. 1915'te İttihat ve Terakki mensubu olarak Osmanlı Meclis-i Mebusanı Ertuğrul Sancağı (Bursa) Bilecik mebusu seçildi. Bu tarihte otuz iki yaşındaydı. Meclis dağılana kadar bu görevde kaldı. Darülfünun'da "milli dava"yı kuvvetle savunan ve gençlere yol gösteren hocalardan biri oldu.
Sayfa 169Kitabı okudu
Reklam
302 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.