Deniz ufkunda bu top sesleri nereden geliyor?
Barbaros, belki, donanmayla seferden geliyor!..
Adalardan mı? Tunus'tan mı? Cezayir'den mi?
Hür ufuklarda donanmış iki yüz pâre gemi
Yeni doğmuş aya baktıkları yerden geliyor;
O mübârek gemiler hangi seherden geliyor?
Kimi gökten,kimi yerden üşüşüp her kapıya,
Giriyor, birbiri ardınca, ilahi yapıya.
Tanrı'nın mabedi her bir tarafından doluyor,
Bu saatlerde Süleymaniye tarih oluyor.
Bu kesin karardan sonra onun, bizim medeniyet değerlerimizi bir sanatkâr hassasiyetiyle işleyen, gündeme getiren ve dirilten anıtsal şiirleriyle karşılaşıyoruz. Yahya Kemal, bizim medeniyet değerlerimizi, "kendi gök kubbemiz" adını verdiği kavramsal bir olgu altında toplar. Kendi gök kubbemiz; bizim insanımızın inancı, bu inanca dayalı değerleri ve bu değerlerden ortaya koyduğu biçimleri ile yaşadığı hayatın üstünü örtmekte, insanımızı ve hayat tarzını korumakta, kuşatmakta ve kollamaktadır. Kendi gök kubbemizin altında yaşayan insanımız, ayağının altında sağlam, huzurlu ve istikrarlı bir zemin bulmaktadır, bu da vatan toprağıdır. Bu simgesel anlatımı, onun, Süleymaniye'de Bayram Sabahı, Kocamustapaşa, Selimnâme, Itrî ve İstanbul hakkında yazdığı muhtelif şiirlerde görmek, idrak etmek ve içselleştirmek kabildir. Kısaca söylemek gerekirse Yahya Kemal Bey, bugün yaşayan bizlere kendi medeniyet algımızı oluşturmak için kültürel birikimimizde nerelere bakmamız gerektiğini göstermektedir. Onun gösterdiklerinden yola çıkarak günümüze ait ve geleceğe çok şeyler söyleyebilecek kendi özgün medeniyet ür. tasavvurumuzu oluşturmak mümkündür.
"Süleymaniye'de Bayram Sabahı", şairliğe hevesli babamın en sevdiği eseriydi Yahya Kemal'in. Bazı mısraları bugün bile ezberimdedir. "Gecenin bitmeğe yüz tuttuğu andan beridir,/ Duyulan gökte kanad, yerde ayak sesleridir. / Bir geliş var!.. Ne mübârek, ne garib âlem bu! / Hava boydan boya binlerce hayâletle dolu. / Her ufuktan bu geliş eski seferlerdendir; /O seferlerle açılmış nice yerlerdendir. / Bu sükûnette karıştıkça karanlıkla ışık / Yürüyor, durmadan, insan ve hayâlet karışık; / Kimi gökten, kimi yerden üşüşüp her kapıya,/ Giriyor, birbiri ardınca, ilâhi yapıya."
Artarak gönlümün aydınlığı her saniyede
Bir mehabetli sabah oldu Süleymaniye'de
Kendi gök kubbemiz altında bu bayram saati,
Dokuz asrında bütün halkı, bütün memleketi
Yer yer aksettiriyor mavileşen manzaradan,
Kalkıyor tozlu zaman perdesi her an aradan.
Gecenin bitmeğe yüz tuttuğu andan beridir,
Duyulan gökte kanad, yerde ayak sesleridir.
Bir
Artarak gönlümün aydınlığı her saniyede
Bir mehâbetli sabah oldu Süleymâniye`de
Kendi gök kubbemiz altında bu bayram saati,
Dokuz asrında bütün halkı, bütün memleketi
Yer yer aksettiriyor mavileşen manzaradan,
Kalkıyor tozlu zaman perdesi her an aradan.
Gecenin bitmeye yüz tuttuğu andan beridir,
Duyulan gökte kanat, yerde ayak sesleridir.
Bir