Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Yaşamla ilgili her şeyi kavrayan, ister erkeğe ister kadına ait olsun insan yüreği ve insan zihni hakkında bilinmesi gereken ne varsa hepsini bilen şeytan Tolstoy; Rose bir erkeğin kadınlar hakkında Tolstoy kadar bilgili olması mümkün müdür diye merak ediyor, bir erkeğin bütün erkekler ve bütün kadınlarla özdeşleşebilmesine anlam veremiyordu, o yüzden de Tolstoy'un yazdığı sadece Savaş ve Barış, Anna Karenina, Diriliş gibi büyük romanları değil, daha kısa yapıtlarını, novellalarını ve öykülerinin çoğunu da okudu, içlerinde en çok da genç bir gelinin hikâyesini ve giderek yaşadığı hayal kırıklığını anlatan yüz sayfalık Aile Mutluluğu kitabından etkilendi, yapıtta anlatılanlar kendi yaşadıklarına öylesine yakındı ki sonunda gözyaşlarına boğuldu
Buyuklugun ne demek oldugunu usak ruhlular bilemez; cunku onlarin buyukluk kavrami da kendileri gibi asagiliktir.
Reklam
Sumer yazar ve ilahiyatçıları, tanrı düzenini sağlayan tanrısal bir gücün varlığına inanmışlar ve o güce me adını vererek, Tanrıça İnanna'nın bu öyküsü* içinde onları bir liste halinde yazmışlardır. Tanrılar, "kültür nitelikleri ve türleri" olarak adlandırılan bu me'lerin iyi olanlarını meydana getirdikleri gibi kötü olanlarını
"1. Dünya Savaşı'na girmemek elbette son derece iyi olurdu. Fakat buna maddeten imkân yoktu. Çünkü katılmamak, silahlanmış bir tarafsızlığı, yani Boğazların kapalı bulundurulmasını gerektiriyordu. Halbuki vatanımızın coğrafi konumu, İstanbul'un stratejik durumu, Rusların İtilaf hükümetleri yanında yer alması, bizim seyirci kalmamıza
Sayfa 274 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
Velayet-i Fakih (Fakih’in velayeti veya yönetimi) ilkesi İran İslam Cumhuriyetinin temelini teşkil eden kuruma ve kurumun başında bulunan Veliy-i Fakih’e işaret eden bir kavramdır. Fakihlerin yönetimi teorisi, esas olarak Şii İslam anlayışı ile Sünni İslam anlayışı arasındaki temel farktan ve Şiiliğin Sünnilikten ayrıldığı noktadan mülhem ortaya
Sayfa 52 - Velayet-i Fakih: Makam-ı Muazzam-ı Rehberi (Büyük Önderlik Makamı)Kitabı okudu
1914'te İttifak güçlerinin elinde 3.5 milyon, İtilaf güçlerinin ise 5.7 milyon asker bulunuyordu. Bu nedenle, 1914'te savaş batı cephesinde başladığında 1.8 milyon kişilik 73 Alman tümeninin karşısında, 2.4 milyon kişilik 92 İngiliz, Fransız ve Belçika tümeni yer almıştı. Dolayısıyla Schlieffen planının başarısız olmasında bir etken de bu güç mukayesesiydi.
Sayfa 34 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
Reklam
Enver Paşa 22 Temmuz'da Almanya ile bir ittifak antlaşması yapmak istediklerini, Alman Büyükelçisi'ne bildirmişti. Kayzer II. Wilhelm 24 Temmuz'da Wangenheim'a olumsuz düşüncesini bir tarafa bırakarak, ittifak antlaşmasının görüşülmeye başlanmasını emretti. Osmanlı İmparatorluğu ittifak taslağını 28 Temmuz'da Berlin'e göndermişti. İstanbul'da ittifak antlaşması üzerine görüşmeler 1 Ağustos günü de devam etti. İşin ilginç noktası Almanya o gün, Rusya'ya savaş ilan etmişti. Gerçekte Sadrazam Said Halim Paşa ve birçok kimse de savaşa girmek istemiyordu. Savaşa sürüklenmeyeceklerini umuyorlardı. Asıl istediklerini ise antlaşmanın 4. maddesi ile elde etmişlerdi. Madde şöyle idi: "Almanya, Osmanlı topraklarını, tehdit edildiği takdirde gerekirse silahla savunma yükümlülüğünü almıştır." 2 Ağustos'ta antlaşma imzalandı. Almanya 3 Ağustos'ta Fransa'ya savaş ilan edince, 5 Ağustos'ta da İngiltere Almanya'ya savaş ilan etti. Böylece 1. Dünya Savaşı başlamış oldu.
Sayfa 24 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
Türklerin dönemin dinleri ile ilişkisi hakkında,
Göktürk Devleti'ni kuran Bumin Kağan'ın küçük oğlu Taspar Kağan (572-581), Çin'de inançları yasaklanan Budacı rahipleri kendi ülkesinde konduruyor ve himaye ediyor. Bunu Budacılığa geçiş olarak görmek zor olabilir ama niyet temelinde görmemek daha zordur. Devletin daha birinci kuşağında böyle bir meyil göze çarpıyor. Bilge
Sayfa 131 - Kripto YayınlarıKitabı okudu
Yezid, Türk saldırılarından müşteki ama kendileri de Horasan yolunda eşkıyalık yapan İranlıların yaşadığı Cürcan'dan önce, Türklerin bulunduğu Kuhistan'a gelir, 4.000 kadar Türk askerin bulunduğu bu yeri kuşatsa da bir türlü alamaz ve hatta Türkler hep galip gelir. Ancak savaş yorucudur ve Türklerin reisi Sûl barış ister. O ve yanındakilere aman verilir. Yezid sözünü tutar. Ancak nerede, nasıl ve kiminle olduğu belli olmayan müteakip savaşta da (katliam yok, sözün tutulduğu barışın ardından bir savaş var) 14.000 "Türk"ü öldürür. Birkaç sayfa sonra bunu açıklar: Direnmeye çalışan 14.000 Türk öldürülmüştür.
Sayfa 51 - Kripto YayınlarıKitabı okudu
Nisâ
‌ يَٓا اَيُّهَا النَّاسُ اتَّقُوا رَبَّكُمُ الَّذ۪ي خَلَقَكُمْ مِنْ نَفْسٍ وَاحِدَةٍ وَخَلَقَ مِنْهَا زَوْجَهَا وَبَثَّ مِنْهُمَا رِجَالاً كَث۪يراً وَنِسَٓاءًۚ وَاتَّقُوا اللّٰهَ الَّذ۪ي تَسَٓاءَلُونَ بِه۪ وَالْاَرْحَامَۜ اِنَّ اللّٰهَ كَانَ عَلَيْكُمْ رَق۪يباً Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan; ikisinden
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.