“Ünlü İtalyan gezgini Marco Polo, bir “seyahatname klasiği” olan II Millione adlı yapıtında, Türk kadınlarının “ahlaki temizliğini” över ve onların “tüm dünyanın en temiz ve ahlaklı” kadınları olduğunu söyler.”
KUDÜS
Hiç kuşkusuz Kudüs çok ziyaret edilen bir şehir olarak sayısız
seyahatnameye konu olmuştur. Sadece XIX. asırda basılan beş bine yakın
seyahatname ve kitap sayılmaktadır. Fotoğraf koleksiyonlarının sonu yoktur.
Kudüs, Osmanlı İmparatorluğunda payitaht İstanbul'dan bile daha çok ziyaret
ve tasvir edilen bir şehirdir. Ne var ki tasvirler çoğunlukla saf bakışlı ve
soğukkanlı adamlar tarafından değil, daha çok bir dinin sadık veya bağnaz
mensuplarınca yapılmıştır. Murat Bar-dakçı'nın, Falih Rıfkı Atay'ın
"Zeytindağı" adlı şaheserinden aldığı bir deyişle; "Kudüs, dini oyunlaştıran
bir garp tiyatrosudur." Barış şehri, her zaman savaşın ve gerilimin yeri
olmuştur. Kiliselerdeki rahipler bile birbirlerine duydukları husumetten
dolayı geçen asırda silahla gezerlerdi. Bugün bile ne kadar dost oldukları
şüphe götürür. Her mezhep ve tarikat öbürünü dışlayan bir havadadır. Dinler
arasındaki kavga ise dünya barışını tehdit etmektedir.
Kubilay Han, gerçekten yaşamış bir kişidir. Pek çok okuyucu, Samuel Taylor Coleridge'in "Kubla Han" adlı şiiri yüzünden onu hayal mahsulü yahut efsanevi bir kişilik sanmış olsa da, kuşkusuz tarih sahnesinin bir oyuncusuydu ve Çin ile Asya'nın büyük bölümünü etkilemenin yanında, Avrupa tarihinin seyrini de değiştirdi. Dünyanın her yanındaki çağdaşlarının çoğu onu duydu; çeşitli dillerde 13. ve 14. yüzyıllarda yazılmış kitaplarda adı geçti. Farklı toprakların sanatçıları onun resimlerini çizdi. Çin resimlerinde bir Moğol olarak betimlendi, İran minyatürlerinde bir halifenin giyim ve görünümüne sahip olarak çizildi, Marco Polo'nun seyahatname taslaklarında beyaz tenli bir Avrupalı kral olarak gösterildi. Her uygarlık Kubilay'ı kendi ışığında tanımladı. Sonuç olarak ünü bütün dünyaya yayıldı.
On
In Xanadu did Kubla Khan
A stately pleasure-dome decree:
Where Alph, the sacred river, ran
Through caverns measureless to man
Down to a sunless sea.
So twice five miles of fertile ground
With walls and towers were girdled round:
And there were gardens
Burada şöyle bir çirkin adet var: evli bir adam yirmi günlüğüne evinden ayrılırsa, karısı isterse hemen başka birisiyle evlenebilir; erkekler de aynı ilke doğrultusunda gittikleri yerde evlenirler.
Kitap bir seyahatname ise bir anda gezginin yerine geçiyordum. Yeni topraklar, yeni deneyimler, yeni kültürler etrafımda bitiyordu. Yüzüyor, keşfediyor, savaşıyor, acı çekiyor, zaferimin tadını çıkarıyordum.