Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
George Steiner şu sonuca varmıştır: “İnsan konuşması, açığa çıkardığından çok daha fazla şeyi gizler; tanımladığından çok daha fazla şeyi muğlaklaştırır; ilişkilendirdiğinden çok daha fazla şeyi birbirinden koparır.”
Sayfa 69
George Steiner
Daha başka yazarlar gibi Schelling de asli, kaçınılmaz bir hüznün insanın varoluşuna içkin olduğunu söyler. Bu hüzün; özellikle de bilincin ve bilginin kök saldığı karanlık temeldir. Bu karanlık temel aslen, her algının, her fiziksel sürecin zemini olmalıdır. Düşünce, yok edilmesi olanaksız derin bir melankoliye sıkı sıkıya bağlıdır. Schelling'e göre her düşüncede mevcut olan bu ilksel ışınımda, bu "karanlık cisimde"de, aynı zamanda yaratıcı olan bir hüzün, bir ruh ağırlığı (Schwermut) vardır. İnsanın varoluşu, aklın hayatı; bu melankoliyi deneyimleme ve onu aşacak yaşamsal beceri anlamına gelmektedir. Tabiri caizse hüzünlenmiş bir şekilde yaratılmışız.
Reklam
George steiner 1975 tarihli kitabı After Babel'da "sözdizimimizdeki ileriye yönelik uzlaşımların", "gelecek olayları ifade edebilme" yeteneğimizin, başka bir deyişle gelecek kipinin varlığının bizi nihilizmden, hatta toplu intihardan koruduğu konusunda akıl yürütüyordu. "Eğer zaman kipleri sistemimiz daha zayıf olsaydı belki de dayanamazdık." (Belli ki kahince bir ilhamla yazmış, zira her sene gelecek zaman kipinden yoksun düzinelerce dil silinip yok oluyor.)
Ein Buch wird doch immer erst gefunden, wenn es verstanden wird. [Bir kitap ancak anlaşıldığında keşfedilmiş olur.] GOETHE'den SCHILLER'e, 6 Mayıs, 1797
Sayfa 9 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Artık bir başlangıcımız yok. George Steiner
Yazara göre,* dili güçlü bir araç olarak kullanabilen kimseler, duygu ve düşüncelerini dil aracılığıyla karşısındakilere iletebildiklerinden şiddete başvurma gereği duymazlar. Başkalarını zor kullanarak yola getirmek yerine, konuşup yazarak anlatmaya çalışırlar; hiç değilse bunların anlaşmazlıklarını dil yoluyla ortaya dökmek olanakları vardır. Peki her alanda bu yetkin okuru nasıl yetiştirelim. Elbette öğrencilerin bol bol edebiyat ürünleri okumasını sağlayarak. Öğrencinin kültür birikimi için tek bir ders kitabına bağlı kalmayıp bir konuyu çeşitli kaynaklardan araştırması, ders dışı çalışmalarla bu birikim pekiştirmesi işler hale getirmesi gerekli kuşkusuz. Ancak bu yeterli değil. Dil ve edebiyat ders kitabı olarak çeşitli örnekler “süslenmiş” edebiyat tarihleri okutuyoruz. Edebiyat tarihlerinin en iyisi bile sonunda gelişmiş bir doğal dille yazılmıştır. Yazarlar, dönemler ve bunlarla ilgili toplumsal koşullara ilişkin kısa bir süre sonra unutulacak bilgiler veriler ama bunu yaparken öğrencilerin yaratıcı dil yeteneğini geliştirmezler. Onların eline her kapıyı açan bu anahtarı ancak şiirin, romanın kendisi verebilir. Bu da edebiyat dersi kitaplarındaki kısa örneklerle olmaz. Üç, beş, sekiz kitap okumakla da olmaz. Yoğun ve sürekli okumayla olur. Zaten ortaöğretimde bir kez bu alışkanlığı kazanmış, edebiyatın dilini öğrenerek okumanın tadını almış kimseleri artık isteseniz de bu alışkanlıktan vazgeçiremezsiniz. *George Steiner
Sayfa 187 - YKY
Reklam
Büyük sanat eserleri sahip oldukları bu değiştirme gücüyle içimizden bir fırtına gibi geçer, algı kapılarımıza çarpıp sonuna kadar açar ve inanç binalarımızın mimarisini zorlar. Bu etkiyi kayda geçirmek, sarsılmış evimize yeni bir düzen vermek isteriz. İlksel bir paylaşma güdüsüyle, yaşadığımız bu deneyimin niteliğini ve etkisini başkalarına da anlatmak isteriz. Amacımız onları da bu deneyime açılmaya ikna etmektir.
Bu romancılarda, dili kullanarak somut ve tensel, ama aynı zamanda içine ruhun gizeminin ve yaşamın sindiği "gerçekleri" yaratma gücü vardı.
184 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.