Osmanlıda Eğitim
Teknik ve düşünce yenilikleri, özellikle felsefe ve tarih, öğretmek bir yana adeta yasaklanmıştı. Okul yöneticileri için tarih, “uzak durulması gereken bir baş belası, huzur kaçıran bir kabustu” ve yalnızca Padişah’ın onay verdiği konuları kapsıyordu. Türk tarihi diye bir dersin adı bile yoktu. Dünyadaki siyasi ve toplumsal gelişmeler işlenmiyor, Arapça ve Farsça’dan başka yabancı dil öğretilmiyordu. Müslüman olmayanların dilini öğrenmek günah sayıldığı için, devletin dış ilişkileri, ayrılıkçı Fener Rumlarının ya da Ermenilerin çevirmenliğine kalmıştı.
Sayfa 226Kitabı okudu
Devşirme çocuklara verilen eğitim kan bağı olan Osmanlı veliahtlarıyla da paylaşıldı ve sonuç, Türk İmparatorluğu'nun erken hükümdarlarının dirayetli ve ileri görüşlü, yönetimi ve orduyu geliştirmeye, yeni icatlara ve bileşimlere daima hazır adamlar olmasıydı.
Sayfa 67 - Say YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Vay arkadaş vay...
Şems-i Tebrizi'nin kendisi gibi bir Kalenderi şeyhi olan Şam'daki Ali Hariri gibi livata fiilini işlemesi de ona karşı muhalefetin ve dedikoduların şiddetlenmesine sebep olmaktaydı. Eflaki anlatıyor: Bir defasında Mevlana eğitim-öğretim için oğlu Sultan Veled'i Şems'in hizmetine teslim ederken "Sultan Veled çok temizdir. Bugüne kadar hiç kimse ona livata fiilinde bulunmadı..." demiştir. Livata fiilini işlemesi ile tanınan Şam'daki Şeyh Ali Haririnin de Mevlevi çevrelerde ulu bir kişi olarak vasfedilmesi bu ahlaki çöküntünün bu çevrelerde kabul gördüğünü göstermektedir.
Destanlaşan Üç Ülkücü Genç 1968 yılında Ankara İlahiyat Fakültesi öğrencisi Ruhi Kılıçkıran ile başlatılan ve bugün üç binlerle ifade edilen ülkücü şehitler kervanına 1970 yılı içinde üç isim ilave olmuştur: Süleyman Özmen, Yusuf İmamoğlu ve Dursun Önkuzu. Süleyman Özmen: Süleyman Özmen Ankara Ziraat Fakültesi öğrencisiydi. Günlerce muhasara
GAZETENİN BİR HAFTASI: KÜBİTEM için tutulan daire Devlet gazetesinin en lüks bürolarından birisi idi. Apartmanın girişi Bayındır sokaktandı ama salonu Meşrutiyet caddesine bakardı. Üç oda ve bir salondan oluşan büronun bir odası sırf Dündar Taşer'e tahsis edilmişti. Dündar Taşer misafirlerini burada karşılar görüşür, sohbetlerini burada
Toplumsal sorunların demokratik çözümü için karşılıklı, iki yönlü iletişim gereklidir. Böyle bir iletişim gerçekleştirilmediği sürece, sorunların çözümüne ulaşılamaz. Gücü o an elinde bulunduran otorite emir vererek, toplumsal soruna bir çözüm getireceğine inanabilir. Ancak iletişim kurmadan ortaya atılan ve zorla kabul ettirilen bu tür çözüm biçimlerinin ömrü, emri veren iktidarın ömrü kadar olur; iktidar değişince, yeni otorite eski emri ortadan kaldırır ve çoğu kere, öncekine taban tabana zıt, yeni emirler verir. Zamanla sürtüşmeler çoğalır, bu tür keyfi emirler daha derin toplumsal buhranlara yol açar. Türk eğitim, ekonomi ve yönetim tarihi, bu tür keyfi emir örnekleriyle doludur.
Reklam
881 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.