Otuz Beş Yaş
Yaş otuz beş! Yolun yarısı eder. Dante gibi ortasındayız ömrün. Delikanlı çağımızdaki cevher, Yalvarmak, yakarmak nafile bugün, Gözünün yaşına bakmadan gider. Şakaklarıma kar mı yağdı ne var? Benim mi Allahım bu çizgili yüz? Ya gözler altındaki mor halkalar? Neden böyle düşman görünürsünüz; Yıllar yılı dost bildiğim aynalar? Zamanla nasıl değişiyor insan! Hangi resmime baksam ben değilim: Nerde o günler, o şevk, o heyecan? Bu güler yüzlü adam ben değilim Yalandır kaygısız olduğum yalan. Hayal meyal şeylerden ilk aşkımız; Hatırası bile yabancı gelir. Hayata beraber başladığımız Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir; Gittikçe artıyor yalnızlığımız. Gökyüzünün başka rengi de varmış! Geç farkettim taşın sert olduğunu. Su insanı boğar, ateş yakarmış! Her doğan günün bir dert olduğunu, İnsan bu yaşa gelince anlarmış. Ayva sarı nar kırmızı sonbahar! Her yıl biraz daha benimsediğim. Ne dönüp duruyor havada kuşlar? Nerden çıktı bu cenaze? Ölen kim? Bu kaçıncı bahçe gördüm tarumar. N'eylersin ölüm herkesin başında. Uyudun uyanamadın olacak Kim bilir nerde, nasıl, kaç yaşında? Bir namazlık saltanatın olacak. Taht misali o musalla taşında.
Gibi olan hiçbir şeye tahammülüm yok benim, teslimiyet gibi görünen tanrı kompleksine, inanç gibi görünen histeriye, kentli gibi görünen kasabalılığa, yarım olan hiçbir şeye. Çünkü bir şeyin yarımı tamından ya da hiç olmamasından her zaman daha fena ve tehlikeli.
Sayfa 39 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
"Her şey, her varlık yakıcı bir ateştir. Göz yakıcı bir ateştir. Gözün gördüğü her biçim, her nesne yakıcı birer ateştir. Görmekten doğan izlenimle, duygular da yakıcı birer ateştir. Acaba bu yakıcı ateş nerden çıkıyor, nereden alevleniyor. Bu ateş isteğin, hırsın, öfkenin, çekememezliğin ateşidir. Bu ateş doğumun, yaşlanmanın ölümün ateşidir.Buda ateşi ıstırabın bir simgesi, bir sembolü olarak almıştır. Ateşin yakacağı şeyi yakaladığı gibi yaşam veren unsurun da bedeni yakaladığını söylemişti. Ateşten kurtulmak için ateşin sönmesi gerekir. Bu ise kurtulma, aydınlanmaya erişmekle olacaktır. Buda kurtuluşa "sönmüş" anlamına gelen Nirvana diyordu.
Mantıksız din, gerçekten de doğal seçilim tarafından aşık olmak için seçilime uğratılmış mantıksız beyin mekanizmalarının bir yan ürünü olabilir mi? Dinsel inanç hiç şüphesiz aşık olmakla aynı karakterde bir yapıdadır (ve her ikisi de bağımlılık yapıcı bir uyuşturucu etkisinin niteleklerinin çoğunu taşır.)
Sayfa 187Kitabı okudu
şüphesiz umutsuzluktan doğan bir zevk bulabilirdim; umutsuzluk en yakıcı zevktir, özellikle de içinde bulunduğun durumun çaresizliğini açıkça kavramışsan.
Sayfa 9
Sözgelimi Mehmet Saffet, Ülkü’de yayımlanan “İnkılâp Terbiyesi”(1933) adlı makalesinde, öğretmenlere yönelik olarak “dini kategorik dışlama”nın nasıl işleyeceğini gösterir. Ona göre: “Dinden hiç bahsetmemek en iyi lâyiklik terbiyesi vermek demektir. ” Kendilerine konuyla ilgili soru sorulsa dahi bu prensipten vazgeçilmemelidir.35 Ülke eğitim
Reklam
1.000 öğeden 311 ile 320 arasındakiler gösteriliyor.