“Çöl gelir, kumda giden iziyle;
kutup gelir, dilsiz, beyaz buzuyla;
deniz gelir tuzuyla;
gelir dümdüz ovalar
ince belli tazıyla,
yarışır gökyüzüyle.
Kaleden çıkar gelir,
geceleyin Diyarbekir,
Dicle boyu geceleyin
çıtırdayan karpuzuyla.
Cıvıl cıvıl kuşlarıyla gelir çınar.
Balık gelir deniziyle,
pul pul gümüş yaldızıyla;
gemi gelir yıldızıyla,
kemanî başında denizkızıyla.
Gül gelir, ceylan nazıyla;
yılan gelir, kıpkırmızı gözüyle;
insan gelir, ayağının tozuyla,
insan gelir, bir çift sevda sözüyle.
Nâzım der ki : Gelir Eyyub’un oğlu Bedri,
boynu uzun, boynu eğri,
yeşille, kırmızıyla,
sırma sırma çiziyle,
bir acayip yazıyla...”