Fırtınalı bir gecede yolunuzu kaybedip, ay ışığının bile olmadığı bir karanlıkta ormandasınız. Üşüyorsunuz, açsınız ve korkuyorsunuz.. O anda uzaktan küçük bir ışık görünerek size kılavuzluk ediyor. Bir anda şirin mi şirin bir orman kulübesi çıkıyor karşınıza. Kapıyı güler yüzle açan kişi, şömine ateşiyle sıcacık olan bu eve davet ediyor sizi, içeride mükellef bir sofra hazırlanmış. O anda ne korku, ne açlık, ne soğuk, ne de yalnızlık kalıyor; ruhunuz huzur ve rahatlığa teslim ediyor kendini..
Abdurrahman Seyhan hocamızın "Dut Ağacının Altında" kitabı, işte sizi böyle kucaklıyor. Sevgiyle, güler yüzle, sıcak ve mutlu bir son; ya da başlangıç mı demek gerek?