Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.12
500 syf.
9/10 puan verdi
Uzun bir zaman önce elime geçen bir eser “ Çevre Bir Emanettir “ ve onunla karşılaşmam bir kitapçıda veyahut internette yapılan kitaplara dair bir araştırma neticesinde değil. Çalışmış olduğum kurumda formalite icabı konulan kütüphanenin bir köşesinde kırgın, tozlanmış bir eserdir. Vefanın ışığının dokunmadığı..
***
Kaliteli bir kağıt yapısına
Uyan sakî, lale devrindeyiz!..
İçinde İstanbul geçen kitapları hep sevmişimdir. İstanbul'u bilip okumak ayrı bir tat veriyor. İskender Pala'nın usta kaleminden çıkan bu eserde Lale Devri'nde geçen bir macerayı anlatması bana kitabı okumadan önce Lale Devrini araştırmama neden oldu. Lale Devri eserlerini gezdim yerinde gördüm. Topkapı Sarayı önündeki ve Üsküdar meydanındaki 3. Ahmet çeşmeleri, Üsküdar Yeni Valide Cami, Damat İbrahim Paşa Cami, Üsküdar'da bulunan Damat İbrahim Paşa Çeşmesi ve dönemin padişahı 3. Ahmet ile birlikte beş Osmanlı padişahının mezarlarının bulunduğu Hatice Turhan Valide Sultan Türbesi'ni ziyaret ettim. Sonrasında kitap beni daha çok içine çekti. Altı yıldır yaşadığım İstanbul'daki son günlerimi geçirirken okuduğum bu kitap en beğendiğim ve en etkilendiğim kitaplar listesinde çoktan yerini aldı.
Söze nereden başlayacağımı ciddi manada bilmiyorum.
Şahsen (birçoğunuz gibi) ben de bir İstanbul aşığıyım. Manevi değerleri ile kalbimi harekete geçiren bu muazzam şehri anlatmaya kitabeler kâfi gelmez. İstanbul’a ilişkin birçok neşriyatı okuduğum halde, gittiğimde karış karış gezip seyrettiğim halde, bu müthiş eser İstanbul'u ilk defa geziyor, ilk defa tanıyor ve ilk defa hayran kalmışım hissi uyandırdı. Haluk Dursun, Evliya Çelebi'yı andıran bir üslub ve aşkı ile öyle bir anlatmış gibi bu mübarek şehri, okurken hem göze hem gönle hitap ettiriyor olması ayrı tad veriyor okuyucusuna. Size İstanbul'u herşeyi ile adeta gezidiriyor, bilgilendiriyor, maneviyatını aşılıyor, değerlerimizin ne denli kayba uğradığını uyandırıyor ve dahası şükrettiriyor. Haluk Dursun kadar İstanbul'u tanıyan bilen yoktur zannımca çünkü İstanbul’un mimarisini bu boyutta bu merakla araştıran, Camii'lerin süsü, erguvanların dokusu, lalelerin derin manasını, Osmanlı’nın bu şehre bağlılığı, tüm çeşmeleri bir bir bilip herbirinin muazzam tarihini, yapılma gayesini v.b nice değerlerini en detayına kadar bilen birini ben henüz ne gördüm ne de tanıdım.
Bu kitap hem rehber hem de tanımak ve istanbul hakkında eksik bildiklerimizi tamamlamak adına birebir.
Divan edebiyatı ile de misaller vermesi beni mest etti.
İstanbul'u merak eden ve dahi etmeyen herkese naçizane tavsiyem olsun.
Fethin sembolü, mânâsı, kalbgâhı Ayasofya'dır. Ayasofya kapalı kaldıkça kalbimiz çalışmıyor demektir. Sultan Fatih'in fetihten muradı; Ayasofya'yı camiye tahvil ederek, hilâli salibe galebe kılmaktır.
Ahmet Hamdi Tanpınar’ın hayatı boyunca muhtelif zamanlarda bulunduğu, beş kadim şehrimiz Ankara, Erzurum, Konya, Bursa ve İstanbul’un tarihini, kültürünü, mimarisin, toplum hayatını, sazını, sözünü ebedi bir dille anlattığı seyahatname tarzında bir eser…
Agustus tapınağı ile Hacı Bayram-ı Veli’nin cami ve çilehanesinin komşuluğunu anlattığı paragraf, Erzurum’un birinci cihan harbi önceki canlılığı, kalabalığı ile kurtuluş savaşı sonrası ölümün üzerinden geçtiği halini anlatan bölümler, Konya ve çevresindeki Selçuklu eserlerinin güzelliğini anlattığı kısımlardan keyif aldık, Bursa’da Kara Çelebizade Aziz Efendi’nin çeşmeleri, İstanbul Tanzimat ve Milli Mücadele dönemindeki İstanbul hayatı hakkında bilgilendik.
Fakat uzun ve devrik cümleler, eski kelimeler, kimi yerlerde noktalama işaretlerine dikkat edilmemesi kitabın okunmasını biraz zorlaştırıyor.
Beş Şehir
Tanpınar tahlil edeceğim. Eski zamanı özleyen bu adam dönemin adamıdır. Bir yandan huzuru camilerde türbelerde bulurken diğer yanda bir Erzurum da yıktırılan yahut kapatılan medreseleri doğru bulur. Medeniyet! için gerekli bir durumdu. arkadaşıyla meyhanede rakı içmekten zerre çekinmez.
Geçmişin o güzel parıltısı arasında kaybolur. Tarih ve edebiyat bilgesi yüksektir. Şehirleri anlatırken aralara anekdotlar şiirler serpiştirir. Şehrin kendisinden çok edindiği izlenimleri ve ruh dünyasından bahseder.
Şimdi sıra anlattığı Şehirler :
Ankara
Soğuk kasvetli, Milli Mücadelenin beşiği (bana göre başkent başka bir özelliği yok)
Erzurum
Dadaşıyla musikisiyle dağlarıyla mest olduğum bir şehir oldu.
En çok değer bilmemezlik öldürdü
Konya
Şehzadelerin katli, zehirlenme, vurma tüm taht oyunlarının oynandığı Selçuklu başkenti
Evliyası ile belası brirbirni ağırladığı şehir. Şu an günümüzde sukuttan bol bir yer olmayan Konya. Eskiden kanın oluk oluk aktığı şehir
Bursa
Bursa erguvanlarıyla, türbeleriyle, burayı ilk fetheden erenlerin duasıyla, çeşmeleri ile bir başkadır. Evliya bu şehir " Velhasıl Bursa sudan ibarettir." Şeyhülislam Aziz Efendi bu şehre kendi cepinden çeşmeler yaptırmıştır. Musiki çok seven bu adam Bursa nın her yerinde çeşme sesi ile hayat bulmasını istemişti. Tanpınar çok sevdiği Bursa yı bize de çok sevdirdi.
İstanbul
İstanbul u anlatmaya ne benim dilim ne yazarın yazdıkları yeter. Her bölgesi ayrı bir şehir havası veren İstanbul tarihi mimarisi en önemlisi hatıralarıyla ne güzel şehirdir.
5 şehrin hikayesi..
Ahmet Hamdi TANPINAR, bu eserin konusu için: 'Hayatımızda kaybolan şeylerin ardından duyulan üzüntü ile yeniye karşı beslenen iştiyaktır.' demektedir.
Tanpınar'ın en önemli denemelerinden biri olan bu kitapta beş şehir anlatılmaktadır: Ankara, Erzurum, Konya, Bursa, İstanbul.
İlk yayın tarihi 1946 olan eser; Tanpınar'ın gözlemleri ile etkileyici