Borges'e göre görünen gerçek aldatıcıdır, en küçük şeyle bile bütün varlıklar kavranabilir, aynalar gerçekleri çoğalttığı için kötüdür, ölüm bilindiği için problem değildir, asıl problem sonsuzluktur. Borges özellikle zaman kavramını önemser. Onun için durağan, donuk bir zaman yoktur. Sürekli zamanlar arasında gider gelir. Şövalye kılıçlarıyla kabadayı bıçakları aynı öyküde parlar. Düş ve gerçek, dün ve bugün, tarih ve güncel birbirine karışır. Çünkü zaman gerçek dışıdır. “Öteki Ölüm”de birden fazla zaman olduğunu, psikolojik zaman fikrini ve zamanı geri çevirmeyi işler. “Öteki Ölüm”, geçmişteki bir olayın değişip değişmeyeceğini tartışır. İç savaşın birinde savaştan kaçan, korkan bir kahraman daha sonra korkaklığı yendiği için geçmişini de değiştirmiştir. Artık o savaştan kaçmamış gibidir. Kitaba da adını veren “Alef”te, yeryüzündeki bütün yerlerin, her açıdan, açık seçik, birbirine karışmadan, göz kamaştırmadan göründüğü dünyadaki tek nokta olan Alef anlatılır. Öyküde evrenin kökeni ve sonsuzluk düşüncesi gündeme getirilir. Bu noktadan (Alef’ten) bakan kişi evreni görüp onu kucaklasa da anlatamaz. Dil yetersizdir. Bakan gözlerin yakaladığı şey eş zamanlıdır, ama bunu yazıya dökünce zaman içinde sıralanmak zorundadır. Çünkü dil sıralayıcıdır.