Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.40
Merhabalar
Bugün sizlere kalemini keyifle okuduğum bir yazarla geldim, yeni kalemleri keşfetmek mutluluk. Sade ve akıcı üslupla kaleme alınan #bade eserinde kahramanlarımız Emrah, Filiz, Sibel üçlüsü. Biz, lise sıralarında birbirine tutkun, şair ruhlu, kitaplar yazan iki gencimiz Emrah ve Filiz'i okuyoruz önce, sonrası ise hikayeye Sibel
Charlie, #Çavdartarlasındaçocuklar kitabının yaşıt kahramanı Holden Caulfield gibi 16 yaşında ve büyümeye karşı tepkili ama bir taraftan da yetişkin bir birey olmanın önemli olduğunu düşünen ergen bir bireydir. Fakat iki kitabı birbirinden ayıran en önemli kısım, Holden'ın asi Charlie'nin daha anaç ve empatik biri olmasıdır. Bunu dışında elbette hikayeler farklı Hatta hikayenin ayrıntıları, anlayışı, sadeliği noktasında #saksıolmanınfaydaları çok daha okunası diyebilirim. Charlie, liseye yeni başlayan çevresinde dostları olan, abisi, ablası ve anne babası ile birlikte yaşayan tipik bir delikanlıdır. Onu özel kılan şey ise sorgulayan ama somutlaştırma konusunda sıkıntısı olan, çevresine karşı duyarlı, hassas bir kişiliğe sahip ve sevdiği insanların hep iyi olmalarını isteyen eş duyumu ve alturizmi yüksek bir insan olmasıdır. Zira zor durumda kalsa da pek hayır diyemeyen yapısı onun çeşitli deneyimlerden geçmesine bile neden olcaktır (Sigara kullanması, esrik edici maddeler kullanması hatta öyle olmasa da sırf arkadaşlarindan biri öyle diye heteroseksüel olmayan ortamlara girmesi).. Saksı Olmanın Faydaları kitabı; gerek konusu, gerekse okurken sıkmayan hatta çoğu zaman düşündüren cümleleri ile bir gençlik hikayesinden çok daha fazlasıdır diyebilirim. Charlie'nin kendini ararken karşılaştığı kişileri, olayları, yetiştirmek için çabaladığı kendini okurken keyif alacağınızı düşünüyorum. Kitabın aynı isimli bir de film olduğunu söyleyip okuduğuma memnun olduğumu da belirtip gönül rahatlığı ile başka bir kitaba geçis yapabilirim.
İnceleme +2
Şimdiye kadar okuduğum kitaplardan çok farklı bir tekniğe sahip ve bu çok ilgimi çekti, muhtelemen yazarın diğer kitaplarını da okuyacağim. Türk yazarlara karşı ön yargımı kıran nadir yazarlardan. Kişinin kendi kendisiyle konuşmasını sağlayan ama aslında sanki biri sizi gözetliyormuş hissi de veren bir yapısı var. Okuduğum her bölümde " ben de böyle hissediyordum, bana da içimdeki ses bunu söylüyor" dedim. Ama her düşünce istemek başka yapabilmek başkaya çıkıyor...
·
Puan vermedi
Derin yaralar açtı hayat bir çoğumuzda. Hangimiz inkar edebiliriz bunu? Çoğumuzun kalbinin kan pompalamaya dahi mecali kalmadı.
Yaralıyız. Kimimiz yardan, kimimiz anne babadan, kimimiz bir başka yerinden... Ortak noktamız, bilfiil yaralıyız.
İşte elinizdeki bu kitap yaralarınıza hitap ediyor. "Benim yaram başka!" demeyin okumadan önce. Eminim hemen hepiniz kendinizden bir parça bulabilirsiniz bu kitapta.
"Ayakkabı vurduğunda ayağının arkasında bir yara açılır, çorap giydiğinde o yara çoraba yapışır, çorabı çıkarttığında kabuk kopar ve tekrar kanar. İyileşmesi zaman alır. Ayakkabıyı çorapsız giyemezsin, çorapla giysen yine yapışır. Aile yaraları biraz böyledir. Yürümekten vazgeçemezsin ve attığın her adımda canını acıtmaya devam eder." (s. 136
LiSANÜ'L-GAYB
Merhaba,
Öncelikle okumam 78 gün sürmüş bunun için kendime yuhh diyerek başlıyorum incelemeye. =))
Sinemadaki Dune fırtınasına kendimi kaptırıp okumaya karar verdim bu kitabı. Filmi çok beğendim fakat bazı kısımlar biliyormuşuz gibi anlatılıp geçildiği için anlayamadığım yerler olmuştu. Hep tersi önerilir fakat bu seri özelinde bence filmi izledikten sonra okumak daha yararlı olacaktır. (Benim için böyleydi.) Ayrıca belirtmek isterim ki kitaba bu kadar bağlı kalınarak çekilen filmler canımız ciğerimiz.
Okurken bariz hissedilen Fremen, çöl, Muaddib kısımlarının islamik / arabik öğeler olduğunu zaten inceleme yapan başka arkadaşlar da belirtmiş.
Sevdim evreni fakat sevmediğim şeyler oldu. Paul Atreides'in Muaddib'e dönüşme kısmında Paul sanki çok çabuk kabullendi. (Film bu kısımda daha iyiydi sanki.) Ayrıca koskoca peygamber olmuşssun ego tavan maşallah, çok kibirli yazıldığını hissettim Paul'ün . Sanırım kitaptaki Paul'e ısınamadım.
Beni en çok etkileyen su kısmı oldu, suya bu kadar muhtaç yaşama fikri beni ürkütüyor.
(Dünya Arrakis olmasın!) Ek kısımları önden okumak ya da okurken arada göz atmak mantıklı olabilir. Harkonnen ve imparatorluk kısımlarında biraz daha detay okuyabilirdik. Bazı kısımlar oldu bitti geçti çok. Belki de daha sonraki kitaplarda açıyordur konuyu bilmiyorum.
Güzel bir okuma serüveni sunan bir kitap sevdim ama devam edip etmeme konusunda kararsızım.
Kazuo Ishiguro - Klara ile Güneş
Kazuo Ishıguro’nun Nobel ödülü aldıktan sonraki ilk romanı olan Klara ile Güneş, yapay zekanın yakın gelecekteki bir versiyonunu izlemek gibi bir his bırakıyor.
Yapay zeka olan Klara, kendisi gibi birçok yapay zekanın satıldığı mağazanın vitrininden dışarıyı, insanların yaşamını ve diğer yapay zekaları büyük bir yetenekle gözlemlerken, kendisini satın alacak olan çocuğu büyük bir özlemle beklemektedir.
Nitekim o çocuk geldiğinde büyük bir sevinç duyar ve kendisini o çocuğun hizmetine adar. Çocuk iflah olmaz bir hastalıkla boğuşmaktadır ve çocuğun annesinin Klara’yı almasının altında başka niyetler gizlidir.
Klara çocuğa o kadar bağlanmıştır ki, onun hastalığını iyileştirebilmek için Güneş’ten medet umar. Güneş’in yardımıyla bir mucizeyi gerçek kılmaya çalışmasını, insanların çelişkileri ve zaafları ile birlikte veren bu sıcak hikaye, insanı kalbinden yakalıyor.
#klarailegüneş #kazuoishiguro #bookstagram #booklover #instagram #thebookofthemonth #ayınkitabı #booklover #bookaddict #kitapsever #kitapkokusu #kitapkurdu #kitapönerisi #yapıkrediyayınları
Aşk-ı Memnudan hallicee
Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın okuduğum ilk eseriydi. Dili sade, anlaşılır.
Kimilerini okurken kahkalara boğsa da, çokça eğlendirse de beni oldukça sinir etti.
70'li yaşlardaki Refi Bey'in gençken kavuşamadığı sevdiğine tıpatıp benzeyen Şahende ile evlenmesi ve ortaya çıkan olayları anlatıyor. Ne var bunda denilebilir Şahende henüz 20
Çok İyiydi
Knut Hamsun bu kitabında yoksul bir arkadaştan bahsetmiş. Bu arkadaş sürekli açlık çekiyor, geçimini türlü türlü yazılar yazarak sağlıyor. Makale yazıyor deneme yazıyor tiyatro yazıyor aklınıza ne gelirse. Fakat eline geçen çok az bir parayı da her seferinde kendisinden daha yoksul birilerine veriyor, borçlarını kapatıyor veya başka işlerde kullanıyor. Kendisini yeniden açlığa mahkum ettiği dönemlerde onurlu bir insan olduğunu kendisine hatırlatıp kimseden para veya yiyecek de isteyemiyor. Böylelikle açlık konusunda bir döngüye giriyor. Açlığından mütevellit yazı dahi yazamaz duruma geliyor, kendisini delirmenin eşiğinde buluyor. Ylajali adını taktığı bir kadın ile arasında geçenler bardağı taşıran son damla oluyor, bunca zoruna giden olay ve açlığı karşısında hala dürüst ve onurlu kalabiliyor karakterimiz...
Yazar olayları çok sade ve akıcı biçimde anlatmış. Her okuduğunuzda bir sonraki sayfayı merak ettiğiniz bir kitap olmuş. Ben çok beğendim. Puanım 10. Herkese tavsiye ediyorum.
