Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.40
Sınırsız özgürlük mümkün mü?
Yazarların ilginç yaşam öyküleri okuma tercihlerimi etkiler. Su Adamı İthaki Bilimkurgu Serisi 21. kitabı. Yazar Sovyetler Birliği’nin Jules Verne’i olarak tanıtılıyor. 30 yaşında felç geçiriyor ve altı yıl yatağa bağlı kalıyor. Bilimkurgu eserlerini o dönemde yazıyor. Wells hayranı ki onunla tanışmış. İkinci dünya savaşında Almanlar Leningrat’ı
Dünyayı Seyreden Çocuk: Salih
“Salih kendini bildi bileli seyrediyordu. Al gözüm seyreyle dünyayı demiş, yola çıkmıştı. Bu sözü de Temel Reisten duymuştu. Temel Reis ona bakmış bakmış, yeni ahbap olduğu sıralar, belki ağları ördüğü günden bir ay sonra, o günlerde olacak, ilk olaraktan o okşamayı çok seven elini uzatmış, ellerinin parmaklan ne kadar da uzun, kamış gibi, Salihin
Harika bir kitap okudum; Ahmet Büke'den Deli İbram Divanı...
1950’li yıllara gidiyoruz; değişmeyen şifreleriyle çalkantılı politik döneme... İç içe geçmiş masalsı hikâyelerle Ege'yi, Köstence Adası’nı anlatıyor yazar. Adada balıkçılık yapılıyor. Dalyan; balık ağılı olarak adlandırabileceğimiz kayalıklar, balıkçılar tarafından
"Deniz hayat, deniz zalim, deniz suskun.."
Ege'de sahil kasabasında geçimini balıkçılık yaparak sağlayan Mustafa, oğlu Deniz'le balık avlamak icin açıldıkları suda tekneleri alabora olur ve oğlu boğularak ölür. Deniz'i deniz alır.. Bunun üzerine eşi Mesude ve Mustafa'nın aralarına aşılmaz duvarlar örülür, iki yabancı gibi yaşayıp giderler. Mustafa bi gün denize açıldığında göçmen cesetleriyle karşılaşır. Onlarca cesedin arasında umutla bekleyen bebeği fark eder ve kurtarıp evine götürür. Karısıyla bebeği tek umutları olarak görüp onu gizlice korumaları altına alırlar. Bebeğin gerçek annesinin ortaya çıkması ve savcının ifadesi sonucunda gerçekler ortaya çıkar.
Ülkemizde yaşanan en büyük toplumsal sorunlardan birisi olan göçmen krizini farklı açılardan ele alan Livaneli, olaylara onların gözüyle bakmamızı sağladı.
Spoi içerir!
Zülfü Livaneli'nin eserlerinin hayranıyım. Eserleri kesinlikle okunmaya değer. İşte bu kitapta, o okunmaya değer kitaplardan...
Ege'de bir sahil kasabasında geçiyor kitabımız. Burada balıkçılık yaparak geçimini sürdürmeye çalışan Mustafa ile karısı Mesude baş karakterlerimiz. Ve tabii Samir Bebekte öyle...
Mustafa ile Mesude, çocuklarını denizde teknelerinin alabora olması sonucu çocuklarının cesedini dahi bulamayıp artık onu "öldü" diye kabul ettikten sonra adeta hayat küserler. Mesude bir süre sonra oğlunun ölümünü kabul eder. Ancak Mustafa, bu durumu hiç kabul etmek istemez.
İşte tam bu sırada Mustafa'nın karşısına denize balık bulmak için çıktığında çıkar Samir Bebek. Onu kendi evladıymış gibi sever, yedirir, içirir, kaybettiği oğlunun yerine koyar...Tabii göçmen taşıyan bir teknenin alabora olması sonucu denizde bulduğu için doğal olarak yasa dışı bir iş yapmaktadır. Onu kendi nüfusuna geçirmenin yollarını aramaya başlar zamanla karısı Mesude ile birlikte.
Buradan sonrası anlatmayacağım ancak şunu söyleyebilirim ülkemizdeki göçmen sorunlarına dikkat çekmek için yazılmış harika bir eser.
Tavsiye ederim, okunması gereken eserlerden.
Kitabı okurken ihtiyar balıkçıda hep kendimi gördüm. Hikayenin kahramanını ve balığı değiştirip kendi hayatınıza uyarladığınız zaman, aslında balıkçının değil hepimizin hikayesinin böyle olduğunu fark ediyorsunuz. Pes etmeden bir şeyler için mücadele ediyor, çabalıyoruz. Yeri geliyor düşüyoruz, ellerimiz kanıyor bizim de.. Ama uğruna çabaladığımız
Peki ya ne yendi seni? Hiçbir şey…
Ernest Hemingway bu kısa romanında hayatın getirdiği zorluklar karşısında vazgeçmemeyi, kararlılığı ve mücadeleyi o kadar güzel anlatmış ki; o küçük sandalla siz de onunla birlikte okyanusa açılıyorsunuz.
———spoiler———
Türlü başarısızlıklara uğramış, tek geçim kaynağı balıkçılık olan Santiago tek bir balık bile tutamadığı seksen dört günün ardından denize açılır ve tutulmaya pek de niyeti olmayan bir balıkla günlerce elleri parçalana kadar uğraşır. Pes etmeden okyanusun derinliklerine günlerce sürüklenir. Yalnızlığı da azmi de onunla birlikte o küçük teknede bize de yaşatır. Tam elde ettim derken başına gelenler hayatın ta kendisi gibi türlü zorluklar çıkartır karşısına. Günlerce süren uğraşın sonunda yakaladığı balığının, köpek balıklarına yem olmasına izin vermemek için uğraşır. Bunu yaparken balıkla kendini özdeşleştirir. Elleri bomboş karaya dönebilen yaşlı adam sonunda hiçbir şey elde edemesek de çabalamanın önemini anlatır bize kitapta.
————
Bu hayatta büyük bir şey yapmak istiyorsak hepsine katlanmak zorundayız. Götürebildiğimiz kadar ileri götürmeliyiz. Fakat her şeye sahip olamayız.
Hayatın ta kendisini insan figürü üzerinden çok sade fakat etkili bir şekilde anlatmış bize Hemingway. Keyifli okumalar.
Bodrumun bir köyünde atadan kalma balıkçılık işiyle uğraşan kendi hallerinde köylüler. Eskiden kalan o temiz sulardan, taze balıklardan yeşil ormanlardan sonra ormanlarında maden arayıp ağaç kesenler, restoranlar kurup balık çiftlikleriyle denizlerini kirletenleri,göçmenlerin sonu bilinmeyene doğru göze aldıkları yolculukları Mustafanın gözünden görüyoruz.Mustafa balığa çıkınca denizde bulduğu cesetler ve bir yunusun ona getirdiği yarı ölü bebekten sonra hayatının nasıl değiştiğini, sade bir anlatımla okuyacağımız kısa ve güzel bir eser. Keyifli okumalar
Deniz İnsanı Denizde Yaşamalı, Kara İnsanı Karada
Başarılı yazarlarımızdan biri olarak kabul gören Zülfü Livaneli, benim kitaplığıma geç ama hızlı bir giriş yaptı. Oldukça beğendiğim bu kitaptan bahsetmek istedim.
Olaylar Ege sahillerinde balıkçılık yapan ve zamanında 7 yaşındaki oğlu Deniz'i denize kaptıran Mustafa'nın, yine denizde bir bebek bulmasıyla başlar. Ve genç çiftin kararlarıyla şekillenerek devam eder.
Kitapta Livaneli pek çok sosyal mesajda bulunuyor. Sahil köylerinin turizme açılmasının sonuçları, koylarda izinsiz balık çiftlikleri kurulması, mülteciler ve yaşadıkları, savaşların insan ilişkilerine etkisi gibi konulara, bunları dramatize etmeden dikkat çekiyor.
Yine kitabın dili çok güzel, özellikle denizi tasvir ederkenki kullanımları insanı kendine hayran bırakıyor. Çok akıcı yazmış sevgili yazar. İyi okumalar.